Selin Gökdemir
selingokdemir90@gmail.com
24 Ağustos 2021
34. Uluslararası İzmir Festivali kapsamında İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı’nın (İKSEV) düzenlediği ve “İzmir’den Türkiye’ye yeni bir sesleniş” olarak adlandırdığı; 11. Dr. Nejat Ferit Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması Final Konseri, 19 Ağustos 2021 Perşembe akşamı saat 21.30’da Selçuk’taki Celsus Kütüphanesi’nde gerçekleşti. “Viyolonsel Konçertosu” dalındaki yarışmanın seçici kurulunda; Gürer Aykal, Erdoğan Davran, Çağ Erçağ, Turgay Erdener, Rengim Gökmen, Hasan Uçarsu ve Serdar Yalçın yer aldı. Kurul tarafından yapılan ilk eleme sonucunda, katılan 11 eser arasından finale kalan Ufuk Biçak ve Recep Gül’ün konçertolarının, yarışma konserinde seslendirilmeleri uygun bulundu. Konserde Şef Orhun Orhon yönetimindeki İzmir Devlet Senfoni Orkestrası (İzDSO) eşliğinde Recep Gül’ün konçertosunu çellist Poyraz Baltacıgil, Ufuk Biçak’ın konçertosunu çellist Nil Kocamangil seslendirdi. 18 Ağustos 2021 tarihinde iki yapıtın canlı kayıtları yapılması, bu sayede -önceki yıllarda olduğu gibi- finalist eserlerin CD haline getirilerek İKSEV dağarcığında yeni yaratılar olarak yer bulmasına vesile oldu.
İKSEV tarafından düzenlenen bir önceki “Ulusal Beste Yarışması”, piyano konçertosu formunda ve 2018 yılında açılmıştı. Yarışma türünün beklenenden fazla ilgi görmesi nedeniyle, konçerto türünün sürdürülmesine karar verilmişti. Türk müziği dağarında çok az bulunan “Viyolonsel Konçertosu” gündeme alınarak bu çalgı için solistik yaratıların teşvik edilmesi uygun bulmuştu. Yarışmanın amacı; “giderek çoğalan bestecileri desteklemek, yarının umutları ve sesleri olmasına katkı sağlamaktır. Yapıtların ulusal süreçte değerinin anlaşılarak evrensel boyuta ulaşması İKSEV’in en büyük dileği...” ifadeleriyle yansıtılmıştı.
Servis ve araçlar 19 Ağustos akşamı konser alanına vardığında, -korona virüs salgını nedeniyle- izleyiciler; girişte, -kalabalık bir şekilde bekletmemek maksadıyla- içeri erken alındı. Bu esnada, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası sahnede solist Poyraz Baltacıgil ve Nil Kocamangil’in seslendirecekleri “Viyolonsel Konçertoları”nın ilk ve ikinci bölümlerinin başlarını (10 dakika süren şekilde) prova etmekteydi. Seyirciler, konsere geç kalmış hissi ile hızlıca yerleşmek durumunda kaldı ve konser broşürleri, İKSEV organizasyon çalışanları tarafından o anda dağıtıldı.
Sunuculuğu üstlenen Murat Can Canbay, konser hakkında bilgiler verdi. Ortamın büyüleyici atmosferinden, Celsus Kütüphanesi’nde gerçekleşmesinin anlamından, 11. Dr. Nejat Ferit Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması Final Konseri’nde iki eserin ilk seslendirilişinin yapılmasından ve aynı zamanda festival açılışı olmasından dolayı, seyircilerin son derece önemli bir konsere şahitlik ettiğini belirtti. Yarışma eserleri için seyirci tarafından da puanlama yapılacağı, nüfus cüzdanı karşılığında “Key Pad” verileceği bilgisini verdi. Key Pad kullanımı için birinci olması istenen esere 100 puan anlamına gelen 1 numaralı tuş, ikinci olması istenen esere 80 puan anlamına gelen 2. tuşa basmalarını seyircilerden rica etti. Konser sonunda her konçerto için oylamanın 10 saniye süreceğini, her konçerto için bir kez basılacağı bilgisini paylaştı. Ayrıca Canbay İKSEV’in; ülkemizde yaşanan afetler, korona virüs salgını, ekonomik sıkıntılar olmasına rağmen, festivali ve yarışmayı iptal etmediğini, devam ettirmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Dr. Nejat Ferit Eczacıbaşı’nın “Yaşam inancı sanatla kavranabilir” sözünü seyircilere aktararak, “sanat ile iyileşeceğimizi” düşündüğünü belirtti. Konser öncesinde İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, festival destekçilerine teşekkür plaketlerini sundu.
“Parıldayan Şehir”
Besteci Recep Gül’ün “Parıldayan Şehir” adlı “Viyolonsel Konçertosu”, Poyraz Baltacıgil solistliğinde, Orhun Orhon yönetimindeki İzDSO tarafından seslendirildi. Orhon’un, 2006 ve 2008 tarihli geçmiş yarışmalarda besteci olarak derece almış bir sanatçı olarak konseri yönetmesi, geceye ayrı bir değer kattı. (İlk iki yarışmanın birincisi Hasan Uçarsu’nun da jüride bulunması da hayli anlamlıydı.)
İlk bölüm, solistle orkestranın diyaloglar halinde kurgulanması sayesinde lirik bir yapıya sahipti. Eserde vurma çalgılarla solo çello partisinde bazen paralel, bazen de karşıt temalarla sürükleyici bir yapı sağlanmıştı. Celsus Kütüphanesi’nin sahne yapısı bakımından Şef Orhun Orhon ile solist Poyraz Baltacıgil’in birbirine yakın olmasının müzikal iletişimde rahatlık sağladığı görülmekteydi. Konser mekanının, antik döneme ait bir yapı olması ve üzerinin açık olması sebebiyle ortaya çıkan akustik problem nedeniyle, orkestra viyolonselden daha yüksek nüansta duyulmaktaydı. Eseri seslendirirken Poyraz Baltacıgil’in, yerinde nüanslar kullanmasına rağmen; akustik durum nedeniyle seyirciye müziğin dokusunun ve niteliğinin tam olarak aktarılamadığı yansıdı. Orhun Orhon, hakimiyeti ve vücut dilini ölçülü vermesi neticesinde orkestra ile uyumlu bir iletişim içerisindeydi. Aşina olunmayan, yeni bestelenmiş eserlere gereğince hazırlandığı anlaşılan şefin; sıkı göz teması, burundan aldığı (seyirciye kadar gelen) yüksek sesli nefes ile birlikte ön vuruş vermesi gibi hareketleri; orkestra ile farklı ve güçlü bir iletişim kurmasını sağladı. Seyircinin de son derece bilinçli olması sayesinde, bölüm arası alkışlama veya konser esnasında konuşma gibi bir durum söz konusu olmadı. “Ağıt” adlı ikinci bölüm, birinci bölüme göre gizemli tınılar barındıran ve viyolonselin karakterinin daha ön plana çıkarıldığı bir bölümdü. Solist partisiyle bazen arp, bazen yaylılar arasında kurgulanan diyaloglar; akışı aksatmadan dinamik havayı koruyan etkileyici pasajlara sahne oldu. “Aydınlık Bir Gelecek için” adlı üçüncü bölüm ise, “Allegro” tempoda, Türk motifleriyle, ritmik yapısıyla ön planda bir bölümdü. Bestecinin solist partisinde detaşe (bağsız seslendirme) yay tekniğini sıkça kullandığı zorlayıcı pasajları; Baltacıgil ustalıkla çaldı, orkestra viyolonsel ile eşlik halinde uyumlu bir akış sergiledi.
İlk sıradaki beste seslendirildikten sonra seyirciler beğeni ve coşku ile alkışladı. Yarışmada yapıtların seslendirilmesi esnasında seyircilerin duygu ve düşüncelerini, dinledikleri eser hakkında birbirlerinin görüşlerini etkileyecek herhangi bir unsurun olmamasında yarar vardır. Eserlerin doğru bir biçimde değerlendirilmesi bakımından, alkışın hiç olmaması; daha doğru olabilir.
Spiritoso ve Armonioso
İkinci eser öncesi, -havanın nemli ve açık hava konseri olması nedeniyle- çalgıların akortlarında bozulma gerçekleşti. Orkestra akort yaparak ikinci esere hazırlandı. Ardından Orhun Orhon’un yönetimindeki İzDSO, besteci Ufuk Biçak’ın “Viyolonsel Konçertosu”nu Nil Kocamangil solistliğinde seslendirdi. “Spiritoso-Maestoso” tempolu ilk bölüm, karanlık ve bestecinin iç karmaşasındaki geçişleri müzikteki formal yapı ile aktarır karakterdeydi. Yapıtı ön plana çıkaran özelliklerden birisi, 9/8’lik ölçü değişimleri ile Türk motiflerini içinde barındırmasıydı. Solo çello partisyonunda çift ses basma gibi teknik gerektiren zorlayıcı pasajları Nil Kocamangil rahatlıkla çaldı, böylelikle seslendiri bakımından seyircide güven uyandırdı. “Armonioso” adlı ikinci bölüm, ilk bölüme göre daha melodik, akılda kalıcı ve çarpıcı müzik tekniğiyle yazılmış. Orkestra eşlik rolünü üstlenirken, çello partisi ana temayı solistik bir maharetle ön plana taşıdı. Şefin işaret parmağı ile orkestradaki çalgı gruplarını da işaret etmesi; ilgi dağıtıcı veya aksine seyirci için öğretici olabilir. Böylelikle seyirci ya müziğe odaklanmakta güçlük çekebilir ya da çalgı gruplarının geçişlerini izleme olanağı sayesinde ilgisini artırabilir ve hangi ezginin hangi çalgılarda olduğunu anlayıp bilinçli bir şekilde dinleyebilir. “Largo come uno cadenza” tempolu üçüncü bölüm, “Armonioso” adlı bölüm gibi; eserde aksak ritimler barındıran, 7/8’lik ölçü değişimleriyle Türk motiflerinin bulunduğu bir bölümdü. Seslendiriliş esnasında 7/8’lik ölçü değişimlerinde zaman zaman üflemeler ve yaylılarda tempoya uyamama, geç kalma durumu gerçekleşti.
Bütün Notalar Kazandı
Konser bitiminde sunucu Murat Can Canbay -konser öncesinde oylama hakkında bilgilendirdiği gibi- seyircilerin “Key Pad” cihazlarını kullanmasını rica etti. İzleyiciler verdikleri oylar sonunda, heyecanla sonuçların açıklanmasını beklerken; kendilerine puanlama hakkında ayrıntılı bilgi verildi. Puanlamada; seçici kurul %33,33, orkestra üyeleri %33,33, seyirci %33,33 oranında pay sahibiydi. Oylamanın sonucunda belli olacak olan ortalamadan en yüksek puan sahibi eser, birinci olarak belirlenecekti. Yaklaşık beş dakika süren oylama sonunda, sunucu da yan tarafa çağrıldı. Pek hoş bir durumdu, zira kendisinin de oy kullanması istendi. Herkesin oylamaya dahil olduğundan haberdar olmak, hayli anlamlıydı. Puanlama bittiğinde seyirci dikkatle ve büyük bir sessizlikle beklemeye başladı. Oylama sonucunu açıklamak için tekrar sahneye dönen Murat Can Canbay; pek nadir rastlanan bir sonuç ile karşılaşıldığını dile getirdi. Yarışma final konserinin beklenmedik bir sonuç ile; iki bestecinin de eşit puan alarak birinciliği paylaşmasıyla son bulduğunu belirtti. (Para ödülünün; iki ödül tutarı toplanıp ikiye bölünecek ve eşit miktarda verilecek şekilde ayarlanacağı yönündeki bilgiyi de aktardı.) Doğrusu bu sonuç, alandaki herkesi mutlu etti.
Kapanışta İKSEV Yönetim Kurulu Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper, Şef Orhun Orhon’a, İzDSO Müdürü Jale Özge Tanrıver’e, çellistler Nil Kocamangil ve Poyraz Baltacıgil’e teşekkür plaketlerini sundu. Kazanan iki besteci Recep Gül ve Ufuk Biçak’a plaketlerini de, Filiz Eczacıbaşı Sarper ile birlikte seçici kurul üyesi olan Devlet Sanatçısı Prof. Rengim Gökmen verdi. Ufuk Biçak plaketini aldıktan sonra “kendi aramızda Recep ile ‘keşke ikimiz de birinci olsak’ diye konuştuk, dileğimiz gerçekleşmiş oldu” ifadesini seyirci ile paylaştı. Sonrasında Recep Gül konuşmasını yaptı: “Geçtiğimiz sene çok zor dönemler atlattık, ben de kötü bir yıl geçirdim. Babamı ve dayımı korona virüs salgını sebebiyle kaybettim. Bu eseri bestelemeye başlamadan önce Oktay Sunata hocamı da kaybettim, eseri yazmayı bitirdiğimde ise babam vefat etti. O sebeple bu yapıtın anlamı, benim için çok büyük” dedi, ardından organizasyona, seçici kurula ve seyirciye teşekkür ederek sözlerine son verdi. En son Rengim Gökmen konuşmasında şunları dile getirdi: “Son derece eşit bir oylama çıkmış durumda... Gerçekten seyirci ve orkestra üyeleri birbirini adeta dengeledi puanlamada... Biz de gönlümüz rahat olan bu sonucu kabul ettik” ifadelerini dile getirdi.
34.Uluslararası İzmir Festivali’nin yarışma final konseri ile açılış yapması ve yapıtların ilk seslendirilişine şahit olunması; tüm seyirciler için paha biçilmez değerdeydi. İKSEV’in düzenlediği yarışma ile Türk bestecilerine büyük destekte bulunması, eserlerin de genç ve yetenekli, kariyerinde başarılı iki çellistin solistliğinde seslendirilmesi; salgın koşullarında, geçmiştekinden çok daha fazla mesai harcayarak böyle güzel bir geceyi sağlaması anlatılamayacak derecede önemliydi.
Besteci Recep Gül’ün “Viyolonsel Konçertosu” lirik ve Türk motiflerini içinde barındıran, özellikle son bölümde dans niteliğinde hareketli ve pozitif bir eserdi. Armoni bakımından çağdaş, orkestra ile solo arasında eşit bir denge ile sunulmuş ve dinleyicilerin beğenisini bu sayede kazanmış bir yapıttı. Besteci Ufuk Biçak’ın “Viyolonsel Konçertosu” da formal nitelikte, tekniğin ön planda olduğu, daha Gotik bir yapıda tasarlanmış güçlü kurgusuyla hatırda kalır haldeydi. İtiraf etmek gerekirse; “Armonioso” bölümü, büyük keyif aldığım konserde en çok içime işleyen bölümdü. Diğer besteye göre, viyolonsel karakteristiğini daha ön planda tutmayı tercih eden bir yapıttı. Orkestra diyalogları yer yer icracıyı zorlasa da, dinamik bir yapıyla seyirciyi hayli etkiledi.
İKSEV; iyi organizasyonuyla, Celsus Kütüphanesi’nde seyircilerine son derece başarılı bir final konseri deneyimi yaşattı, İzmir Uluslararası Festivali’ne yaraşır bir açılış konseri gerçekleştirdi. Maskeyle hemhal ikinci yılda İzmirli, incisi olan festival sayesinde müziğin uçsuz bucaksız evrenine doğru yelken açtı, iki eserin sayesinde, maskesiz bol oksijenli bir aleme sürüklendi.