Ölümünün 15.Yılında Öğretmen, İdareci, Araştırmacı, Bilimadamı Yönüyle Prof.Dr.Gültekin Oransay

 

(Şubat 2005'te Hürriyet Gösteri Dergisi'nde yayınlanmıştır.)

Ersin Antep

(19 Nisan 1930 Berlin-20 Kasım 1989 İzmir)

 

Müzik dünyasının acımasız unutkanlığının içinde belki de en büyük vefasızlık 15 yıl önce 20 Kasım 1989 tarihinde yitirdiğimiz Gültekin Oransay'a karşı yapıldı. Türk müziğine, hele hele Türkiye'de müzik bilimine büyük emek ve katkıları olan Oransay; üniversitelerin müzikbilimi bölümleri, müzik eğitimi bölümleri, bir de her kademede emek sarf ettiği bugünkü Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Türk Din Musikisi Bölümü ve nihayet en çok hakkının geçtiği bugünkü Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü tarafından hatırlanmadı, özel bir etkinlikle anılmadı. Müzik belgeliğimizde en önemli eserler arasında çalışmaları bulunan Oransay; unutulmuşluğa mahkum edildi.

 

Müzikbilimci, Türk tarih ve dil araştırmacısı olarak Türk biliminde önemli bir yeri bulunan Gültekin Oransay; öğrenimi için Almanya'da bulunan babası mühendis Bekir Sıtkı Oransay'ın ve Alman uyruklu öğretmen annesi Keriman(Karina) Oransay'ın evliliği neticesinde 19 Nisan 1930 tarihinde dünyaya geldi. Babasının eğitiminin tamamlanmasına müteakiben ailesi ile birlikte 1932 yılında Türkiye'ye döndü. Ortaöğretimini ve lise eğitimini Ankara Koleji'nde tamamladı. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'ndeki eğitimi esnasında müzik tutkusu ağır bastı ve 1950 yılında Ankara Devlet Konservatuarı'nın Kompozisyon Bölümü'nü kazanarak eğitimine başladı. 1954 yılında mezun oldu ve okulun kütüphane memuresi Melahat Oransay ile evlendi. (Daha sonra bu evliliğinden Sevda ve Ayşe adlı iki kızı dünyaya geldi.) Aynı yıl başladığı Münih Üniversitesi Felsefe Fakültesi'ndeki "Müzikbilim Doktorası"nı 1962 yılında tamamladı. Böylece Türkiye'nin ilk, ortadoğunun ikinci müzik doktoru unvanını kazandı.

 

Oransay; yurda dönüşünün ardından Ankara Devlet Konservatuarı Müdürlüğü ve Öğretmenliği, Ankara İl Radyosu Transkripsiyon Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Şube Müdürlüğü görevlerini üstlendi. Bu dönemde Derleme Gezileri bünyesinde Kars ve Gaziantep gibi bölgelerde araştırmalar yaptı, türküler derledi. Aynı derleme gezilerinde Türkiye'nin ikinci müzik doktoru olan Erdoğan Okyay da Erzurum'da idi. Oransay; derleme çalışmalarında erkeklerle görüşürken eşi Melahat hanım da bayanlarla görüşüyordu. 1971 yılında Doçent olan Oransay; -Türkiye'de o dönemde üniversitelerdeki tek müzik doçenti kadrosunun bu bölümde olması üzerine- Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Türk Din Musikisi Kürsü Başkanlığı görevini üstlendi. Beş yıl boyunca burada Tasavvuf Müziği başta olmak üzere birçok ders verdi.

 

            1976 yılında ise İzmir'e giderek Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü Başkanlığı görevini üstlendi. Bu arada hayatını Işık Gülöksüz ile birleştirdi (oğlu Bekir Sıtkı Alptekin Oransay burada dünyaya geldi). 1978 yılında da Profesör oldu. Okulda küğbilimi kürsüsü oluşturdu. Aynı okulda Dekan Yardımcılığı görevini de üstlenen Oransay; 1983 yılına kadar üniversitedeki görevine devam etti. Üniversiteden ayrıldıktan sonra da Alsancak'ta Hisar Apartmanı'ndaki dairesinde her ayın ikinci Pazar günü bir araya geldiği eski öğrencileri ile birlikte "Alsancak Küğbilim Halkası"nı oluşturdu. Prof.Dr. Yetkin Özer, Prof.Dr. Fırat Kutluk, Yrd.Doç.Dr. Serhat Durmaz, Dr. Ayhan Sarı, Yavuz Daloğlu ve Serap İlhan-Herkert gibi öğrencileriyle yaptığı çalışmaları "Küğsel Yapraklar" başlığıyla yayınladı. Son 6 yılındaki yokluk içindeki yaşamı 20 Kasım 1989 günü öğle saatlerinde kalp krizi sonucu son buldu.

 

             Kitap okuma tutkusu ile tanınan Gültekin Oransay; geniş ve zengin bilgi dağarcığıyla bilinir. Türk geleneksel müzikleri üzerine etnomüzikolojik araştırmaların yanısıra çoksesli müzik üzerine de yayınlar sahip olan Oransay; Almanca, İngilizce, Arapça, Farsça ve Osmanlıca bilmekteydi. Bu sayede çeviriler de yapmıştı.

 

"Müzikbilim alanına giren tüm konularda araştırma, inceleme, derleme ve yayına hazırlama çalışmaları yapmış olan Oransay, etnomüzikoloji alanına giren özgün araştırmalar da ortaya koydu.

Türk yerel musikilerinn kuramını oluşturmaya yönelik araştırmalar, perde ve aşıtların(scala, gamme) belirlenmesi, ezgilerin çözümlenmesi, ölçüler ve yazılması, taşıl bezeklerin belirlenmesi ve kodlanması konularında özgün görüş ve kuramlar içermektedir.

Oransay, yayınlanmış olan şu araştırmalarının yanısıra, TRT'nin düzenlemiş olduğu derleme gezileri çerçevesinde (…) pek çok halk ezgimizin derlenip, bunlardan bazılarının çeviri yazımına değerli katkılarda bulunmuştur. Ayrıca, ezgi sözlerini bir arada toplamıştır. Bunlardan yayına hazır bir bölümünü mumlu kağıtla çoğaltmıştır.

Oransay'ın etnomüzikoloji açısından çok önemli olan bir özelliği de belgeciliğiydi. Yaşamı boyunca eşsiz bir tutku ve büyük bir özveriyle oluşturduğu 'Türk Küğ Belgeliği', Türk müzik yaşamı için olduğu kadar etnomüzikoloji ve Türk halk musikisi için de zengin ve güvenilir bir kaynak oluşturmaktadır. Türk müzikbilimi Oransay hocaya bu bakımdan da çok şey borçludur."[1]

 

Türk müzikbiliminin önemli isimlerinden Oransay'ın merak etme, okuma ve öğrenme içgüdülerinin araştırma, karşılaştırma, inceleme, değerlendirme ve bilimsel sonuç çıkarma biçimine geldiği en önemli mekanlar kuşkusuzdur ki; arşiv, belgelik, kitapçı, kütüphane gibi yerlerdir. Hayatını birleştirdiği iki hanımın mesleğinin de kütüphanecilik olması sanırız ki tesadüf değildir. Vaktinin çoğunu kitap okuyarak, yazarak veya kütüphanelerde araştırma ve incelemeler yaparak geçiren böyle bir insanın hayatını birleştireceği insanı da kütüphaneden seçmesi; öyle görünüyor ki tesadüf değildir.

 

Bunca üstün hizmeti bulunan Oransay çok farklı bir mizaca sahipti elbette. O günümüzün alışıldık akademisyen veya bilimadamı değildi. Öğretme metodunun da farklılığını, yoğunluğunu tüm öğrencileri özel olarak belirtmiş ve O'nun kolay bir öğretici olmadığını, ancak birçok bilgiyi kısa zamanda verebilmek için sarf ettiği çabanın kendileri için yoğun bir programa sebep olduğu gerçeğinin altını çizmiştir. Bir dönem birlikte çalıştığı meslektaşı Dr. Erdoğan Okyay ise; Oransay'ı bir başka açıdan değerlendirerek "O'nun aslında birçok şey üretebilecek durumdayken aceleci, sabırsız bir tutum içerisine sürüklendiğine" değinir ve "daha düzenli ve bölünmeden çalışsaydı Oransay çok daha kapsamlı ve çok daha fazla sayıda eser meydana getirebilirdi" görüşünü savunur.

 

Oransay bilimadamı yönünün dışında çokca tartışılmış ya da hakkında olumsuz görüşler, suçlamalar beyan edilmiş bir isimdir. Örneğin; idari görevi esnasında asistanlarına bir günlük görev verip o görevi on günlükmüş gibi göstererek harcırah aldığı ya da bu türlü davranışlarının olduğu telaffuz edilir. Ancak hakkında söylenenler gerçek olmuş olsa dahi, ifade ediş biçimi tamamen yakışıksız biçimde olmuştur. İzmir'in bir yerel gazetesinde 12 Temmuz 1981'de çıkan haber bunun ispatıdır adeta. Haberin başlığı "Yakışmaz Profesör Yakışmaz" şeklinde atılmış ve çeşitli özel meseleleri irdeleyerek kişilik haklarına saldırdıktan sonra ne ilgisi varsa "(...) Profesör, bir süre önce adı yolsuzluk olayına karıştığı, sınav sorularını para karşılığı sattığı, 'Y.Ö.' adlı öğrenciyi mezun olmadığı halde Asistan sınavına soktuğu iddiaları üzerine Sıkıyönetimce gözaltına alınmıştı. Şu an bir ay mecburi izinli olan Prof.Dr. Oransay, müzik bölümünün ismini, Çince'den gelen bir kelime olan 'Küğ' olarak değiştirip bu dili kullanmayan öğrencileri sınıfta bırakmakla da suçlanıyor". Yorum ortada. Okul duvar gazetelerinin bile meseleyle ilgili eleştirilerini daha ustalıkla işleyeceği aşikardır. Müzikbilimi bölümünden birilerinin yarım yamalak verdiği bilgi ve haberin kulaktan dolma biçimde şekillendirildiği açıkça belli oluyor. Öte yandan hakkında şaibeler var olan Oransay'ın en azından bu durumlarla ilgili bir yazı ya da yayın bırakmaması da işin bir diğer yüzü. Bu aşamada Oransay'ın "yolluk" vb. gibi konularda yolsuzluk yapmış olduğunu kabul etsek de; pireye bakıp dağı gözden kaçırmamamız gerekiyor. Hata yapmış olduğunu var saysak bile; hakkında kullanılan yukarıdaki ifadeler de aslında başlı başına suç unsurudur ve atlanmamalıdır.

 

Tartışmaları bir kenara bırakıp Oransay'a asıl bakılması gereken noktadan bakalım. Öncelikle kabul edilmesi gereken iki nokta bulunmaktadır. Birincisi Oransay; o gün -ve bugün dahi- pek de Türk biliminin alışık olduğu bir akademisyen değildir. Öğrenmeye sıkı sıkıya bağlılığı ve öğretme konusundaki bakış açısı alışık türde değildir. Sürekli, kesintisiz, geniş ve yoğun eğitim O'nun öğretme anlayışının kısa bir tanımını teşkil edebilir. Öğrencilerine yalnızca derste değil, ders dışında, okul dışında ve hatta mezuniyetlerinin ardından her konuda bilgiler veren bir eğitimcidir. "Bilmiyorum" kelimesini hiç kullanmayan Oransay gibi öğretme tutkunu hocaya sahip olan öğrencilerin bugünkü seviyeleri; bu önemli ismin ne maharetli bir öğretici olduğunun göstergesidir de. 

İkinci nokta da; Türk müzikbiliminin akademik yapısının sağlanmasında en önemli katkısı, çabası, emeği ve başarısı olan mimarlarının başında gelmesidir. Almanya'da Felsefe Bölümü'nde yaptığı müzikbilimi doktora eğitimiyle yurda dönen müzik aşığı Oransay; akademik yaşamına o dönemde tek müzik akademisyeni kadrosuna sahip İlahiyat Fakültesi Din Müziği Kürsüsü'nde başlamış, Ankara Devlet Konservatuarı'nda dersler vermiştir. Sonrasında o dönemde Ege Üniversitesi'ne bağlı olan, ancak sonra yeni kurulan Dokuz Eylül Üniversitesi'ne geçen Müzik Bilimleri Bölümü'nün kuruluşundan çok kısa süre sonra göreve başladığı dönem; Türk müzikbilimi için bir dönüm noktası olmuştur. Zira daha evvelce bölümde çalışmaya başlamış olan Türk müzikbiliminin ikinci resmi akademisyeni Dr. Erdoğan Okyay, eğitim menşeili Prof. Dr. Edip Günay, belli bir süre asistanı da olmuş olan Prof. Dr. Necati Gedikli gibi isimlerle bölüm Türk müzikbiliminde çok önemli bir yapı taşı haline gelmiştir. Oransay'ın sonsuz merakı, günümüz üşengeçliğinin tam tersi yorulmaz araştırma ve okuma hamaratlığı, bilgiye ulaşma konusundaki becerisi ve pratikliği gibi özellikleri; yıllar boyunca etrafındaki kişilere daha çok bilgi ve görü kazandırmasına yaramıştır.

 

Türkiye'de her alanda olduğu gibi bakış açısı hususunda Oransay ile ilgili de ve hatta Oransay'da bile -belki de bir girdabın içine sürüklenmişlikten kaynaklanan- kişiselleşme sözkonusudur. Verdiği kararlarda geri dönüşleri olmayan, fazla bilmenin ağırlığı ile yanlışlıklara tahammülsüz bir tutum sergileyen, zor anlaşılan, aslında öğrenme isteğinin yansıtılması ile kolay kazanılabilecek bir insanken yanlış değerlendirilen Oransay; bir yandan da Türk müziği, müzikbilimi ve asıl sosyalbilim dünyası için tam bir kayıptır. Bugün bile hakkındaki yaklaşımlarda emek, başarı ve üretilerinden çok dedikoduların egemen olması bu kaybın en belirgin örneğidir. O; bir yanlış açıdan bakılmış, itham edilmiş, yaklaşılmış ya da görüldüğü yönde hapsedilmiş bir isimdir. 1980 döneminin çalkantılı siyasi ve sosyal yapısı içinde Türk müzikbilimi camiasını farkında olmadan kurban verdiği bir kişidir. Meşruluğun çıkar hesaplarından ötürü günlük yaklaşımlarla değişebileceği günümüz ortamının tam tersi ortamında anlaşılamamış veya ikinci fırsata layık görülmemiş bir insandır. Asıl önemlisi Türk müzikbiliminin sahipsiz bıraktığı koca bir ayıbın resmidir. Kişisel çıkar hesaplarının müzikbiliminde dahi var olduğunun göstergesidir. Aslında o; bizler için yaşadıkları ve yaptıkları için çok önemli bir örnektir. İster ibret, ister başarı, ister çalışkanlık... Her neresinden bakılırsa bakılsın üzerine daha fazla düşünülmesi, araştırılması gereken bir bilim adamıdır.

 

Peki böylesine önemli Oransay gibi bir bilim adamını düşünmek nasıl olur da kimsenin aklına gelmez? Yani; O'nun eserlerini inceleyen, O'nun bilimsel yaklaşımını ve çeperini irdeleyen veya "Gültekin Oransay müzikbiliminde ne anlam ifade eder?" tarzı sorulara yanıt arayan kimse olmamıştır. İlk sebep Oransay'ın gereği gibi tanınmamasıdır. Bunun açıklaması da elbette öğrencileri, Alsancak Küğbilim Halkası, Dokuz Eylül Üniversitesi Müzikbilimleri Bölümü, (bugün Hacettepe Üniversitesi'ne bağlı olan) Ankara  Devlet Konservatuarı, Ankara Üniversitesi, Ankara Radyosu, (günümüzde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı olan) Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü gibi kurum ve makamlar başta olmak üzere ülkedeki müzikbilimi bölümlerinin, müzik eğitimi veren kurumların veya araştırmacıların Oransay ile ilgili çalışmalar yapmaktan kaçınmasından kaynaklanmaktadır. Öyleki hakkında yalnızca İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı ve Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı'nda dar kapsamlı bitirme ödevleri bulunmaktadır. Hiçbir müzikbilimi bölümünde hakkında ne bir çalışma, ne bir ödev, ne bir tez, ne de bir bilimsel ya da sanatsal etkinlik yapılmamıştır.

 

Bir diğer önemli gerçek de ; Oransay'ın kitapları ile ilgilidir. Vefatından sonra ailesince Bilkent Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü'ne hibe edilen yayınlarının bir an önce kurulacak veya hali hazırda bulunan bir bölümde, bir merkezde veya bir kütüphanede toplanarak genel istifade sunulması gerekmektedir. Bunun yanında tüm değerli kitaplarının yeni baskılarının daha anlaşılır bir dille ele alınarak bir an önce oluşturulması da Türk müzikbilimi için bir zorunluluktur.

 

Yukarıda bahsettiğimiz tüm bu hususlar anlamında bir adım atmak üzere tarafımızdan

 

"Müzikbilimin; Tarih, Türkoloji, Felsefe, Halkbilim, Belgebilim ile Buluşması: 'Ölümünün 15. Yılında Öğretmen, İdareci, Araştırmacı, Bilimadamı Yönüyle GÜLTEKİN ORANSAY' başlığı altında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Ahmed Adnan Saygun Müzik Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde 8 Ocak 2005 Cumartesi günü saat 10:00 ile 18:00 saatleri arasında panel düzenlenmiştir. Aynı günün akşamında aynı merkeze Bilkent Kuartet tarafından "Oransay'ı Anma Konseri" gerçekleştirilmiştir.

 

Ölümünün 15. yılında Türkiye'nin ilk Müzikbilim Doktorası sahibi, felsefeci, Türk tarih ve dil araştırmacısı, derlemeci ve belgebilimcisi Oransay'ı anmak ve Türk müzik ile müzikbilimi literatüründe Oransay'ı "tanımlayıp tanıtmak ve bilimsel kişiliğini çizmek" gayesiyle oluşturulan panele; 10 üniversite ve kurumdan müzikbilimi alanında 5 profesörü, 1 doçenti, 2 yardımcı doçenti ile 2 doktorunun da aralarında bulunduğu geniş bir bilim adamı çevresi katılmıştır. Üç oturumlu panelde "İlk müzikbilimi bölümü, dilciliği, verdiği bilimsel ürünleri, bilimciliği, yazarlığı, eğitimciliği, yöneticiliği ve teorik oryantasyonu gibi yönleriyle" zengin bir Oransay portresi çizilmeye çalışılmıştır. Tüm konuşmalar özel olarak kayda alınmıştır. Ses kayıtlarının çözümü ve Oransay hakkında yeterli bilgi birikimi olan müzik camiası mensuplarından alınacak yazılarla destek bulacak olan çalışma metin haline getirilecek ve ortaya çıkan çalışma; "Gültekin Oransay Kitabı" olarak Bilkent Üniversitesi'nce yayınlanacaktır.

Prof. Dr. Gültekin Oransay'ı irdeleyerek Türk müziği ile bilim dünyasındaki yerini anlatmayı amaçlayan etkinlik; aynı zamanda "Mahmut Ragıp Gazimihal, Rauf Yekta Bey, Cevad Memduh Altar, Halil Bedii Yönetken, Muzaffer Sarısözen, vb. gibi önemli bilimsel kişilikleri tanıtmak, haklarında bilimsel eserler çıkarmak" maksadıyla oluşturulan uzun süreli bir projenin de ilk ayağını oluşturmuştur.

Panelin ardından Bilkent Kuartet tarafından akşam saat 20:00'de gerçekleştirilen "Oransay'ı Anma Özel Konseri"nin programında ise; programda F.B. Mendelssohn ve Ulvi Cemal Erkin'in Yaylı Çalgılar İçin Dörtlüleri seslendirilmiştir. Panele Ankara dışından katılımın olması ihtimaline istinaden isteyen izleyiciler için Bilkent'te yer rezervasyonu dahi planlanmış, etkinlik duyuruları afişler vasıtasıyla Türkiye'deki tüm üniversitelerin müzik ve müzik eğitimi veren bölümleri ile müzikbilimi, Türkoloji, belgebilim, dilbilim, tarih, felsefe ve halkbilimi bölümlerine iletilmiş, internetten geniş bir kitleye ulaşılmıştır. Hatta şehiriçi servisleri sağlanmış ve konser ücretsiz halde gerçekleştirilmiştir.  Tüm bunlara rağmen Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Müzik Bilimleri'nden 4 öğrenci, birkaç müzikbilimi mezunu ve akademisyeninin dışında müzikbilimi camiası mensuplarının ilgisizliği katılımın azlığı ile ispatlanmıştır. Müzikbilimi başta olmak üzere bilim dünyasının üzerindeki ölü toprağı tüm çabalara rağmen dağılmamaktadır. Ilgisizlik, bilgisizliği körüklemekte, müzik camiası tecrübelerden istifadesiz biçimde son örnekte de görüldüğü üzere kabuğundan çıkmamakla gerileyerek sembolik bir görüntüye yönelmekte, gerçekte yok olmaya sürüklenmektedir.

Bilkent Üniversitesi Ahmed Adnan Saygun Müzik Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde önümüzdeki aylarda Türk müzikbilimcilerinden Mahmut Ragıp Gazimihal'i konu edinen bir bilimsel etkinlik daha gerçekleşecektir. Aynı özen, dikkat ve çaba da gösterilmeye çalışılacaktır. Ancak müzikbilimi camiasının bu bilim ve sanat adamına karşı da ilgisizlikle yaklaşması ihtimali tüylerimizi ürpertmeye devam edecektir. İlgili, meraklı bir bilim dünyası özlemiyle...

 

Gültekin Oransay Kaynakçasından Tespit Edilen Yayınlar:

 

"Bağdarlar [Besteciler] Tarihi (İkiyüzkırk Ustanın Yaşam Öykülerinden Örülmüş Bir Uluslarası Sanat Küğü Tarihi)", İzmir: Küğ Yayını, Dizgesel Küğ Genbiliği, Haziran 1977,.

"Johann Sebastian Bach", İzmir: Küğ Yayını, Uluslararası Sanat Küğü Betikliği: 15, Eylül 1986.

"Osmanlı Devleti'nde Kim Kimdir-Osmanoğulları"  Mehmet Süreyya Beğ, Ankara: Küğ Yayını: 11, Ekim 1969.

 

 "Dinî Türk Musikisinde XVII. Yüzyılda Kullanılmış Makamlar", Ankara: AÜİFD Yayını, 1973.

 

"Cumhuriyetin İlk Elli Yılında Geleneksel Sanat Musikimiz, 'Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi", 6. cilt içinde, İstanbul: İletişim Yayınları.

 

"Belleten", Türk Küğ Araştırmaları 1990/1, Gültekin Oransay Derlemesi, İzmir: Akademi Kitabevi, 1990.

 

"Kırşehirli Nizâmoğlu Yusuf'dan Günümüzdeki Türk Makam Adları Yıldizini İçin Bir Deneme", Belleten, Türk Küğ Araştırmaları 1990/1, İzmir: Akademi Kitabevi, 1990.

"Bağdarlar Geçidi", Ankara: Cihan Basımevi, 1977.

"Musıki Tarihi", İzmir: Geleneksel Türk Sanat Küğü (Teksir), 1980.

 

"Mûsıkî Tarihi ve Stil Bilgisi", Yaykur Yayını, Ankara-1977

 

Geleneksel Türk Sanat Küğü,

"Çoksesli Musiki", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi; İstanbul: İletişim Yayınları, 1988.

"Atatürk ile Küğ" İzmir: Küğ Yayını, 1985.

 

"Osmanoğulları" (Osmanli Devleti'nde Kim Kimdi? / Mehmed Süreyya Beg'in) ; 1969; (tuerk.) ; Inhalt: Die Angehörigen des Herrrscherhauses

 

REİNHARD, Kurt.-"Güney Türk ağıtlarının biçimleri." Çev. Gültekin Oransay.-("1. Uluslararası Türk Folklor Semineri Bildirileri", Ankara: Milli Folklor Araştırma Dairesi, 1974,

 

"Die melodische Linie und der Begriff Makam der traditionellen türkischen Kunstmusik vom 15. bis zum 19. Jahrhundert",Ankara: Ankara Basimevi, 1966, Ankaraner Beiträge zur Musikforschung

 "Atatürk ile Küğ: Belgeler ve Veriler", İzmir: Küğ Yayını, İlk Basım 1965, İkinci Basım 1984.

"+ Küğ', Türk Küğ Yaşamı", İzmir: Küğ Yayını, 1985.

 

"Von der Türcken Dölpischer Musik: Die Musik Türkischen Bauern und die Abendlaendische Kuntmusik(Türklerin Köylü Müziği Üzerine: Türk Köylüsünün Müziği ve Batı Sanat Müziği)", München: Süd-Ost-Europa Jahrbuch, 1962. (1961'de Salzburg'da verilmiş bildiri).

 

"Türk Halk Ezgilerini Çözümleme Yöntemi", Ankara: TRT Merkez Müzik Dairesi Yayını, 1971 (TRT, "Bilim ve Sanat Ödülleri" çerçevesinde ödül aldı).

 

"Türkiye Yerel Musiki Anıtlarının Kataloglanması", Ankara: I.Uluslararası Türk Folklor Semineri Bildirisi, 1973.

 

"Nefes Ezgilerinden Çekirdek, Başkantı, Ortalama Ezgi", Ankara: Türk Folklor Araştırmaları, Sayı: 323, Haziran 1976.

 

"Taşıl Bezeklerin Kodlanması", Ankara: Türk Folklor Araştırmaları, Sayı: 356, Mart 1979.

 



Necati Gedikli, "Prof.Dr.Gültekin Oransay", Müzikoloji Derneği Simpozyum Bildirileri, İstanbul: Müzikoloji Yayını, 2001.