Akbank Oda Orkestrası'nın yerine Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası kuruldu
Oda'sından çıktı, gençliğe açıldı
© Akbank Oda Orkestrası'nın 19 yıllık yaşamı son buldu. Akbank, gençlere yeni fırsatlar tanıma ve daha geniş kitlelere açılma kararı aldı. Müzik dünyasının görüşü ise hem oda orkestrası, hem de gençlik orkestrasının desteklenmesi gerektiği yönünde.
CEREN ÇIPLAK
19 yıl boyunca 400'e yakın konser veren, çoksesli müziğin yayılması ve bestecileri oda orkestrası için yapıtlar vermeye özendiren Akbank Oda Orkestrası'nın (AOO) yaşamı son buldu. Buna karşılık, Akbank, yeni bir oluşumun, Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın öncü sponsorluğunu üstlendi.
Türkiye'de özel sektörün müziğe desteğinin ilk örneklerinden AOO, Cem Mansur'un sürekli şefliğe getirildiği 1998'den başlayarak belli temalar ve bağlantılar çerçevesinde oluşturulan konserlere ek olarak, tarihsel mekânlarda evrensel müziği yerel kültür ve tarihimizle bir araya getiren "mini-festival"lerde de başrol oynamıştı.
Akbank'tan konuya ilişkin yapılan açıklamada ise bankanın, yeni stratejileri doğrultusunda kültür-sanat projelerinde gençlere yeni fırsatlar tanıma ve bu projeleri Anadolu'ya daha fazla yayarak geniş kitlelere ulaştırma kararı aldığı belirtildi. Açıklamada, genç yeteneklerin gelişimine katkı sağlamak amacıyla Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın öncü sponsorluğunun üstlenildiği vurgulandı. Bu yeniliğin gerekliliğini, değişimin getiri ve götürülerini klasik müzik dünyasının isimleriyle konuştuk.
'Değişim Zamanı'
Cem MANSUR (AOO ve Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın şefi); AOO çok iyi şeyler yaptı, en önemlisi de dinleyicinin beklentisini yükseltti. Ancak AOO'nun büyümesinin, değişime uğramasının zamanı gelmişti. Akbank'ın tercihi de gençleri içeren bir yön değişikliğinde oldu. Yoksa Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası, AOO'nun yerine konmuş bir orkestra değil.
'Kişi Odaklı'
Hakan ŞENSOY (AOO Baş Kemancısı); Yeni kurulan orkestra dünyada pek çok örneği olan ve benim öğrencilerimin de çaldığı bir gençlik orkestrası. Bu oluşumdaki orkestralar bünyelerini oluşturan öğrenci portföyünün tatillerinde bir araya gelirler ve ancak bu dönemlerde konser yaparlar. Dolayısıyla söz konusu orkestrayla sezonluk düzenli konserler veren AOO'yu karşılaştırmak yersiz olur. Burada asıl dikkat edilmesi gereken konu bankanın desteğini kendi kurumunu geliştirip büyütmek yerine kişi odaklıya çevirmesidir.
'Keşke İkisi de Olsa'
Evin İLYASOĞLU (Müzik yazarı); AOO'nun dağıtıldığını duymak pek çok müziksever gibi beni de üzdü. Hele İstanbul Festivali çerçevesindeki 16 Haziran konserini dinleseydiniz, yeni alınan üyeleriyle birlikte topluluğun ne denli güçlendiğine tanık olurdunuz. Cem Mansur'un hazırladığı kimlikli programlar, konser öncesi açıklamalar ve seçkin solistlerle İstanbul müzik yaşamında ayrı bir yeri vardı.
Şimdi Akbank, yine Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Ulusal Gençlik Filarmoni Orkestrası'na destek olacakmış. Bu da çok yararlı bir atılım. Durmadan mezun veren konservatuvarlarımızın gençlerine fırsat tanımak, onları düzenli konserlerle yüreklendirmek çok değerli bir hizmet. Ancak gönül isterdi ki koskoca Akbank gibi bir kurum hem gençlik orkestrasını desteklesin, hem de 20 yıllık bir gelenek sahibi olan oda orkestrasını korusun.
'Büyük Bir Kayıp'
Rengim GÖKMEN (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şefi); AOO'nun sona ermesi elbette Türk sanat yaşantısı adına büyük bir kayıp. Gelenekselleşmiş, Türk müzik yaşantısında önemli yer tutmuş bir orkestranın etkinliklerini kesmesini üzüntüyle karşılıyorum. Akbank güçlü ve sanata da her zaman destek olmuş bir kurum. Belki başka etkinliklere ağırlık vermek için böyle bir karar almış olabilirler, ama Akbank'ın orkestrayı ayakta tutarak başka etkinliklere de destek verecek gücü olduğunu düşünüyorum.
'Olumlu Bir Yaklaşım'
Özer SEZGİN (AOO kurucularından); AOO'nun kurulduğu günden bugüne çoksesli müzik alanında sanata büyük katkıları oldu. Ancak AOO'nun kapatılıp yerine başka bir gençlik orkestrası alanında çalışmaların yapılması bence olumlu bir yaklaşım. Orkestrada yer alan üyelerinin işsiz kalması ise söz konusu değil, çünkü zaten toplama orkestraydı.
'İkisini de Kucaklamalı'
Ersin ANTEP (Müzik eğitmeni ve yazarı); Pek çok belediye ve özel sektör destekli orkestra bulunuyordu. Bir yıl öncesine kadar… 9 Eylül ve Anadolu üniversiteleri, Kadıköy Belediyesi… Son kurbansa; Akbank Oda Orkestrası oldu. Akbank; kendisiyle özdeşleşip yapısını güçlendiren orkestrayı kapatan, genç orkestraya kucak açan popülist kuruluş imajından sıyrılmalı. Oda Orkestrası'nın başına başka bir genç şef atayıp desteklemeye devam etmeli ve Mansur idaresindeki gençlik orkestrasını da kucaklamalı. İşte o zaman "büyük ve çağdaş bir kuruluş olma" vasfına kavuşarak, gıpta edilen taraf haline gelir.
***
HINCAL ULUÇ
Sanattan tasarrufa devam..
Aralık ayında, Boğaziçi Üniversitesi Klasik Müzik Konserlerine sponsor olmaktan vazgeçmişlerdi.. Genel bütçeleri içinde üç otuz para.. Ama harika bir işe yarıyordu.. Klasik müziği üniversiteye sokmaya.. Evin İlyasoğlu, yıllar önce bu hedefi kafasına koymuş, kolları sıvamıştı.. İlk konserlerde o tarihi Albert Long Hall'de birkaç kişi olurduk. Evin direndi. Dünyanın en ünlü müzisyenlerini getirmeyi başardı. Geçen sezon konserler öyle doluyordu ki, Evin zaman zaman bahçeye geniş ekran koyarak, salondan canlı yayın yapıyor ve talebi öyle karşılıyordu.
Tam bu sırada geldi, tokat gibi haber..
"Biz sponsorluktan çekiliyoruz.."
Çekilen Akbank'tı.. Gerekçe, tasarruf tedbirleri.. Bir kez daha söyleyeyim. Akbank bütçesi içinde farkında bile olunmayacak üç otuz para.. TV'den iki reklam eksilt, yeter..
Yazdım.. Finansbank anında "Biz varız" dedi.. Konserler devam etti..
Geçen hafta kulağıma bir haber çalındı..
Akbank, Oda Orkestrası'nı da kapatmaya karar vermiş ve müzisyenlere "Başınızın çaresine bakın" tebligatını yapmıştı.. İnanamadım..
Akbank Oda Orkestrası, tanıdığım en sanat dostu iş adamlarından Sakıp Sabancı'nın ülkeye armağanı, onun mirasıydı.
Sakıp Ağam, tüm iş dünyası içinde en yakınım, en arkadaşım Sakıp Ağam, "Bu halktan kazandıklarımızın bir bölümünü bu halka geri vermeliyiz" diyen iş adamlarının başında geliyordu. Çünkü kendisi en başta, bir halk adamıydı. İkincisi, sanatı kişisel olarak çok seviyordu.
Ülkesini ve insanını da..
Amerika'da, Türkiye hakkında en çok yazı yazılmasını ve tv programı yapılmasını sağlayan "Muhteşem Süleyman" sergisini, Washington'a götüren oydu.. Sadece o sergi ve tanıtımı için harcanan paralar bir servetti..
Belki de o zaman kafasına koydu, Washington'dakiler gibi bir müze/ galeriyi İstanbul'da açmak..
Açtı da.. Boğazın en güzel yerinde, dönümlerce bahçe içindeki köşkünü, içinde yaşadığı köşkü müzeye çevirdi..
Açılış günü ordaydım.. Terasta İstanbul'un en krem tabakası, içkilerini yudumlayarak, açılışı beklerken, elimden tuttu.. "Şimdi bunlar içeri doluşursa bir şey göremezsin. Gel ben sana, kurdela kesilmeden müzemi gezdireyim" dedi.. Tüm gezi boyunca sımsıkı tuttuğu elimi bırakmadan.. Nasıl heyecanlı, nasıl mutlu olduğunu, o elin içinden aldım, adım adım..
Hele o kendi özel merakı ile biriktirdiği Hat Koleksiyonunu gösterir ve anlatırkenki halini unutmama imkân yok.. Bir gün Dr. Hasan İnsel'in bir konferansı var. Gittim.. Ağam orda.. Beni görür görmez yanına çağırdı.. Oturdum..
"Hıncal, bu Ayazağa'da yarım kalan Kültür Sarayı'nın seni ne kadar üzdüğünü biliyorum.. Şakir Bey'le konuştum.. Onu biz bitireceğiz, merak etme artık" dedi..
Ama ömrü vefa etmedi..
"Şimdi ne olacak" dedim, Şakir Bey'e, cenaze sonrası.. "Sakıp Ağa'nın vasiyeti var, aile projeyi bitirir" dedi.. Bitirmediler. Böyle bir vasiyetin olmadığı söylendi..
İşte bu Sakıp Ağa'nın zamanında, 1992'de kurulan 20 yıllık Oda Orkestrası'nın da kapatıldığı haberine inanmak istemedim.. Evin'i aradım, "Doğru mu" diye..
"Maalesef" dedi Evin.. "İstanbul Festivali'ndeki konserleriyle veda ettiler.. Bir İlhan Usmanbaş çaldılar, dinlemeliydin.. Bu düzeye gelmiş bir orkestra nasıl kapatılır, anlamak mümkün değil.."
Düşündüm de.. Gene Akbank'ın sadece reklam bütçesi içinde, denizde bir damla durumundaki orkestranın masraflarından kurtulmak, Akbank'ı kurtarmaz..
Sakıp Sabancı Müzesi'ni kapatsınlar, Atlı Köşk'ü Arap şeyhlerine gecesi 50 bin dolara falan hizmet veren bir butik otele çevirsinler.. Çeviri masraflarını, sadece Sakıp Ağamın Hat Koleksiyonu sağlar.. Londra ve New York'ta müzayedelere koysunlar, milyonla dolar gelir..
Akbank Oda Orkestrası mı?.. Boğaziçi Gençlik Korosu'nun yaptığını yapsınlar.. Cem Mansur Şef onları toplasın. Metro'da bir konser versinler, yeni sponsor bulmak için..
Yazıktır, ayıptır, yahu!..
***
'Akbank Oda' neden kapatıldı?
SERHAN BALİ
RADİKAL HAYAT / 03/07/2011
Akbank'ın Simon Bolivar örneğinden ilham alan Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'na öncü sponsor desteği verme kararı alması Oda Orkestrası'nı kapatma sebebinin 'ekonomik' olmadığını gösteriyor
Akbank Oda Orkestrası'nın 15 yıllık yolculuğunun sonuna geldiği, geçtiğimiz günlerde yapılan bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyuruldu. 1998 yılında Cem Mansur'un daimi şefliğe getirilmesinin ardından topluluk 2000'li yıllarda İstanbul'da sezon içinde verdiği aylık konserleriyle önemli sayılabilecek bir takipçi kitlesine ulaşmayı başarmıştı.
Orkestranın Mansur yönetiminde verdiği aylık konserler, sıra dışı eser seçimleri, ilginç temalar ve yaratıcı konser başlıkları taşıyordu. Orkestranın yeniliklerden biri de, müzisyenliğinin yanı sıra iyi de bir hatip olan Cem Mansur'un her konserden önce salonda toplanan dinleyicilere eserleri yarım saatlik bir sunumla anlatmasıydı.
Yeniden yapılanma
Peki, ne oldu da, Türkiye şartlarında kıdemli sayılabilecek 15 yaşındaki popüler bir oda orkestrasının kapısına, Akbank gibi sektörünün önde gelen kuruluşu tarafından kilit vuruldu? Akbank'ın bu davranışını, son yıllarda giriştiği tasarruf tedbirleri kapsamında değerlendirenler oldu. Kurumdan konu hakkında bilgi almak mümkün olmadı.
Aslında Akbank, kültür-sanat yatırımları alanında yeni bir yapılanmaya gitmek konusundaki niyetini, bundan 1 yıl kadar önce İstanbul'da bir araya getirdiği bir grup kültür-sanat insanıyla paylaşmış ve düzenlenen bir günlük çalıştayda kurumun gelecekteki politikasının ne olması gerektiği üzerine kafa yorulmuş, öneriler getirilmişti. Benim de katıldığım bu toplantılarda varılan en önemli sonuçlardan biri, kurumun dağınık görünümdeki sanat yatırımlarını birkaç başlık altında toplaması gerektiği yönündeydi. Akbank Oda Orkestrası'nın miadını doldurduğu türünden bir tavsiyenin banka yönetimine o toplantıda iletilmediğinin ise altını çizmeliyim.
Burada bir gerçeğin altını çizmeliyiz. İstanbul'un bugünkü klasik müzik ortamı, bu alana yönelik özel sermaye yatırımlarının yoğunlaşmaya başladığı 1990'lı yılların ikinci yarısında sergilediği manzaradan çok daha ileri bir noktaya varmış bulunuyor. Neredeyse aynı tarihlerde klasik müzik alanına ciddi yatırımlar yapmaya başlayan firmalardan Yapı Kredi bir süre sonra klasik müzikten çekilirken yerini İş Bankası, Akbank ve Borusan gibi diğer büyük oyunculara bıraktı.
Borusan'ın gölgesinde kaldı
Bu alanın Türkiye'deki öncüsü Eczacıbaşı ise yaz festivalleriyle zaten kendi kulvarında rakipsizliğini sürdürüyordu. İş Bankası, konser salonu işletmeciliğinde karar kıldı ve o alanda İstanbul'un en seçkin mekânını yarattı. Borusan, orkestra işletmeciliğini çok sevdi ve özellikle son 3 yıl içinde yaptığı ulusal ve uluslararası ölçekteki ataklarıyla bu alanda büyük puan topladı. Akbank Oda Orkestrası'nın ise bu süreçte özellikle son yıllarda Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası'nın ve onun büyük ses getiren projelerinin gölgesinde kaldığı rahatlıkla söylenebilir. Oda topluluğu ölçeğinde bile olsa bir orkestrayı beslemek ve aylık konserler verdirmek çok külfetli bir uğraş. Akbank gibi dev bir kuruluş bu masrafın altında ezildiğinden dolayı değil ama sanıyorum yapılan onca masraf karşılığında kamuoyunda istenen etkinin yaratılamayışı ve önlerindeki Borusan örneği, banka yönetimini farklı arayışlara itmiş görünüyor.
Yönetim oda orkestrasını kapatır kapatmaz bence son derece yerinde bir kararla Cem Mansur'un son dönemdeki ana meşgalesi haline dönüşen Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nı destekleme kararı aldığını kamuoyuna aynı gün açıkladı. Cem Mansur'a, Akbank'ın bu yeni oluşuma 'öncü sponsor' sıfatıyla önümüzdeki dönemde katacaklarının boyutunu sorduğumda, Bankanın Sabancı Vakfı kanalıyla zaten Türkiye Gençlik Filarmoni'ye son 3 yıl boyunca her yaz 3 haftalık yaz kampı olanağı sağladığını, Orkestranın bundan sonraki konser ve turnelerinde de bankanın desteğini yanlarında görmeyi umduğunu dile getirdi.
Türkiye Gençlik Filarmoni, Mansur'un, Toplum Gönüllüleri Vakfı'yla ortaklaşa yürüttüğü çok önemli bir proje. Venezüella'daki Simon Bolivar gençlik orkestraları hareketine yıllardır büyük ilgi duyan Mansur, Bursa'daki Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası deneyiminin ardından giriştiği bu ikinci oluşumu başta Akbank olmak üzere diğer sponsorlardan alacağı destekle daha da ileri götürmeye kararlı. Orkestranın sonbaharda çıkacağı Avrupa turnesinde uğrayacağı yerlerin arasında Viyana/Konzerthaus ve Linz/Brucknerfest gibi çok prestijli durakların da olduğunu görünce, Mansur ve Akbank arasında Akbank Oda Orkestrası'nın ardından ikinci bir işbirliği döneminin açılmış olduğu kanısına varmak sanırım mümkün.
***
'Gençlere de destek olunsun Oda Orkestrası'na da...'
JÜLİDE KARAHAN - 12.07.2011
Akbank, geçtiğimiz günlerde Oda Orkestrası'nı kapattı ve bundan sonra şef Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkest- rası'nı destekleyeceğini açıkladı. "Gönül ister ki o da devam etsin öteki de. Gençlere de destek olunsun Oda Orkestrası'na da..." diyen Mansur'a göre "Oda Orkestrası neden kapandı?" sorusunun tek bir cevabı var: "Bankanın strateji değişikliği."
Akbank Oda Orkestrası, geçtiğimiz ay son konserini vererek sessiz sedasız kapandı. Akbank, bundan sonra, 2007'den beri başka bir isimle var olan şef Cem Mansur yönetimindeki Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nı destekleyecek. Toplum Gönüllüleri Vakfı çatısı altında yeniden yapılanarak yola devam eden Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın en büyük destekçisi ise Sabancı Vakfı. Durum biraz karışık. Ayrıntıları Cem Mansur anlattı.
Akbank Oda Orkestrası neden kapandı?
Birçok şey söylemek mümkün. Bazı müzik kuruluşları o anki bütçesi ve boyutuyla doğal bir şekilde yaşamının bir noktasına geliyor. Ondan sonra büyümesi, değişmesi ve gelişmesi gerekiyor.
Olmadı mı? Tıkandı mı?
Olmadı. Ama neden kapandı sorusunun tek bir cevabı var: Bankanın strateji değişikliği ve desteğini başka yerlere kaydırma isteği. Akbank; kendi adını taşıyan kültür kurumlarını destekleyerek değil, başka şeylere, özellikle gençlere destek olarak yola devam etme kararı aldı. Şimdi Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nın sponsorlarından biri.
İkisi birlikte yürümez miydi?
Gönül ister ki o da devam etsin öteki de. Gençlere de destek olunsun, Oda Orkestrası'na da... Bu kadar şık bir oluşumun, marka olmuş bir şeyin yok olmasını kimse istemez ama... Gelişmesi, büyümesi gerekiyordu artık. İyi ki yok oldu demeyeceğim tabii ki hiçbir zaman. Var olan haliyle de çok güzel işler yaptı. Orkestra 19 yaşındaydı, ben 12 yıldır başındaydım. Son 12 yılda epey havalı işler yaptık. Türkiye'nin müzik hayatına yeni bir soluk getirdiğimizi, yeni bir dinleyici kitlesi oluşturduğumuzu düşünüyorum. Dinleyicinin merak ve beğenisinin çok yüksek olduğu gibi gerçekleri biz Akbank Oda Orkestrası sayesinde anladık. Keşke devam edebilseydi ama sponsor strateji değiştirdiyse yapacak bir şey yok.
Akbank Oda Orkestrası kamuya yeterince nüksetmedi mi? Böyle şeyler konuşuldu mu?
Arka planda konuşuldu mu bilmiyorum. Bunların hepsi birer tahmin, gözlemleyenlerin yorumu. Var olan bir şey artık olmadığında herkes üzülüyor.
Başka bir kurumla bir oda orkestrası kurma ihtimaliniz var mı?
Şimdilik yok ama günün birinde orkestranın gelişebileceğine, ileriye gideceğine inandığım bir kurum ona sahip çıkmak isterse neden olmasın. Başka bir formatta tabii.
İleriye götürmekten kasıt ne?
Anadolu'ya daha çok yayılmak, daha çok ve çeşitli konserler yapmak. Üniversitelere yönelik çalışmalara ağırlık vermek, gerçek katkılarda bulunmak; Akbank Oda Orkestrası'nın açıklamalı konserleri öyleydi mesela.
Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'na bakalım. İsmi Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası'ydı, değişti. Başka neler oldu?
Biraz karışık orası...
Evet. Karışık. Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası benim hep istediğim bir şeydi. Ülkenin her yerinden gelen gençlerin çok iyi hocalarla bir kampa girmesi ve Türkiye'nin en iyi -çok iddialı bir laf ama- senfoni orkestrasını oluşturması. Sonra da Avrupa'nın, dünyanın en önemli sahnelerine göğsünü gere gere çıkması... "Eyvallah, fena değil, Türkiye'de bu kadar olur... " gibi söylemler beni çok rahatsız ediyor. En iyisi olacağız ve Avrupa bizi ayakta alkışlayacak; var mı? Pekala mümkün. Bu niyetle 2007'de Bursa'da Gençlik Orkestraları Derneği'ni kurduk. Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası 4 yıl o çatı altında devam etti. Fakat geçen yaz ben yolları ayırmaya karar verdim. Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası ismi dernekte tescilli olduğu için o orada kaldı. Ben başka bir isimle, başka bir çatı altında yola devam ediyorum. 3 yıldır bizi destekleyen Sabancı Vakfı arkamızda. Akbank, AB Genel Sekreterliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı da destekçilerimiz arasında. İdari ve mali kontrol noktasındaki çatımız ise Toplum Gönüllüleri Vakfı.
İki ayrı orkestra yok bu durumda. Siz taşındınız, diğerinin sadece ismi kaldı...
Evet, iki ayrı orkestra varmış gibi görünüyor ama genç müzisyenler projenin taşındığının farkında. Olayı kuran şef, çalıştırıcılar, sponsorlar, uluslararası bağlantılar, vizyon, her şey hep birlikte çatı değiştirdi. İyi oldu, ilk defa bu kadar büyük bir geleceği olduğuna inanıyorum bu projenin. İlk defa böyle bir güven içindeyim.
Bursa'dayken öyle bir güveniniz yok muydu?
Oralara hiç girmeyelim. Sorunlar vardı ki ayrılmaya karar verdik. Şimdi Sabancı Vakfı'yla 3. yılımız, Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nınsa ilk yılı. Kafa karışıklığı bir süre devam eder ama öyle bir program yaptık ki... Çok iddialı bir repertuvar hazırladık. İlk konserimiz 7 Eylül'de Aya İrini'de.