ERSİN ANTEP
Defter
Tam da derbi saatine denk gelen İstanbul Müzik Festivali'nin gecikmeli açılış konseri için Lütfi Kırdar'ı dolduran izleyiciler salondan mutlulukla ayrıldı. Ev sahibi İKSV, konuklarını, şef Sascha Goetzel idaresindeki BİFO'nun iyi müziğiyle ağırladı.
Lütfi Kırdar’ı dolduran dinleyiciler doğru bir seçim yaptı. Konser bitiminde yüzler pek neşeliydi. Halbuki, 10 Kasım gecesi aynı saatlerde FB-GS maçını izlemiş iki taraftar grubu da, maç sonrası ‘yalnızca üzerlerinde forma olan’, metrobüste giden veya kaldırımda yürüyen insanlar kıvamındaydı. Klişeleşmeye doğru giden galibiyet, belli ki FB seyircisinin fark beklentisinden dolayı, ‘o kadar da ahım-şahım bir şey’ değil gibiydi. Her zamanki sloganlarıyla, yer yer rahatsızlık bile verebilecek haldeki enerjisiyle görünen taraftar, pek bir durgundu. Bir daha Borusan İstanbul Filarmoni’nin (BİFO) ‘Fantastik Senfoni’ çaldığı konserle derbi denk gelse; sanki çoğunluk müziği, “40 yılda bir çalınıyor! Pek kalabalık bir kadroya sahip ve pek de zor! Üstelik melodik kurgusu daha heyecan verici” diyerek tercih edecekmiş gibi… Bu ihtimalinin güçlülüğünü; futbol yöneticilerine gururla hatırlatırız!
Konserin ilk dakikalarında İKSV’nin Ankara Bilkent’ten (eş durumunun da sayesinde) transfer ettiği İstanbul Müzik Festivali Yönetmen Yardımcısı ‘çok dil bilir’ Efruz Çakırkaya, sponsorlara hatır ve teşekkür plaketlerinin sunumu için, bir nevi İstanbul’un kültür işleri bakanı Görgün Taner’i sahneye davet etti. Teşekkürler edildi, sağollar dile getirildi. Ardından büyük müzisyenlere verilen ‘onur ödülü’ için İKSV Yönetim Kurulu Başkanı, yani ‘dinamik başkan’ Bülent Eczacıbaşı sahneye davet edildi. Zarafet timsali Güher-Süher Pekinel kardeşlere ödülleri, “Size layık değil ama” tevazusu içinde takdim edildi.
Pekineller, iki piyanoyu çalarken nasıl pasajlarda görev dağılımı yapıyorsa, konuşmada da aynı resitali sergiledi. Süher Pekinel, hoş ve zarif giriş ardından, beklenmedik anda mikrofonu ikizine devretti. Sahne artık Güher Pekinel’in idi. O konuşma, nasıl kendi idealleri ve projelerinden, Atatürk’e bağlandı? Adeta, iyi tasarlanmış bir kadans gibiydi. (Orkestra ile birlikte konçerto seslendiren solist ‘çalgan’, eserin belli yerlerinde yalnız bırakılır. Burada, başka bir bestecinin yazdığı ve esasen teknik ile duygusal becerisini ortaya koyacağı kadansı seslendirir. Virtüözite, kadansta ayrıca sergilenmiş olur.) Süher’in hazırlayıp ‘al da at’ dercesine verdiği kadansı Güher pek iyi değerlendirdi ve o boğazlarda düğümlenen kelimelerle, 10 Kasım’da Atatürk’e olan minnet duyguları, zirvede buluştu. Hem Pekineller’e, hem de Ata’ya saygıyla herkes ayaktaydı.
Konserin ilk eseri meşhur ‘Carmen’ eserinin zevkli bir keman-senfoni orkestrası sürümüydü. BİFO şefi Sascha Goetzel, genç yetenek Veriko Chumburidze’yi öne sürdü. Keman çalışındaki çalımlarıyla küçük yaşta göz dolduran Veriko, Adana’nın bağrından Mersin’e transfer olmuştu. Oradaki öğrenimiyle ‘kazanmadık yarışma bırakmayan’ genç sanatçı, sol eliyle doğru ve leziz tonlar basarken, sağ eliyle usta bir arşeci görüntüsü veriyor… (Küçük kız kardeşi de yakında sahnelerdeki yerini alacak.) Franz Waxman’ın ‘Carmen Fantezisi’nde iyi bir iş çıkarıyor. Aryaları, kemanıyla dinlendiriyor. Girdiği ‘az bildik eseri ezberden çalma’ riskinin de üstesinden geliyor.
Heyecan o akşam, derbide değil, BİFO’daydı…
Ülkemizin Halley kuyruklu yıldızı ile aynı aralıklarla karşılaşabildiği Fransız besteci Hector Berlioz’un ‘Fantastik Senfoni’si, Sascha Goetzel ve BİFO’nun programında yer alıyordu.
“Ne işimiz var hocam! Ne gereği var” anlayışına kurban edilerek pek de yanaşılmayan beş bölümlü uzun eser, çalmayı göze alan orkestra bulunsa da, o denli kalabalık kadro bir araya getirilemeyeceğinden, Bruckner, Mahler vb. gibi bestecilerin eserleriyle birlikte repertuar dolaplarında ‘ağırlaştırılmış müebbet havasızlık’ cezasına çarptırılmıştır.
Klasik müziğe ayrı bir anlayış olarak getirilmiş olan ‘leitmotif’in en sıkı şekilde gözlendiği görkemli eser; BİFO tarafından hakkıyla seslendirildi. Flütte ‘sihirli nefes’ Bülent Evcil, kornoda ‘yapışık arkadaşlar’ Cem Akçora ve Sertan Sancar, ‘klarnete fısıldayan adam’ Ferhat Göksel, Timpaniyi dile getiren Torino Tudorache, elebaşlığını Pelin Halkacı Akın’ın yaptığı 1. keman ailesi, Onur Özkaya ve Tayfun Tümer’in yaylara öncülük ettiği kontrbas grubu, melekleri sahneye indiren arpistler İpek Mine Sonakın ile Aslıhan Güngör, hangi birini saysak bilemediğimiz orkestranın sağ kanadı, sol kanadı… Herkes üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdi.
80 dakikalık konser; heyecan verici anlarla örülüydü. Başta ifade ettiğimiz gibi… Bir dahaki sefere bir derbi ile ‘Fantastik Senfoni’ aynı akşama denk gelirse, hiç düşünmeden konser salonunu tercih edin! Orada daha çok heyecan var! Bir topun peşinde koşan 22 adam yok! Ama bir bagetin işaretiyle aynı soluğu alabilen 100’ü aşkın kızlısı-erkeklisi var!
14.11.2013 / Radikal