EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Herkesin çarçabuk “sanatçı” sıfatı altığı günümüzde, tarihe mal olmuş gerçek bir sanatçımızın, Leyla Gencer’in ölümünün ve doğumunun kutlamaları yapılıyor. Ölümünün onuncu yılı için mayıs ayında Borusan ve IKSV katkılarıyla anmalar yapıldı. 23-28 Eylül arasında onun adına iki yılda bir düzenlenen 9. Şan Yarışması var. 10 Ekim’deki doğum günü kutlamaları için de hazırlıklar başladı. Bir de onun anısına hazırlanan 6 CD’lik bir paket var: Donizetti’nin üç kraliçesini konu alan opera kayıtları ve bir kitapçık içeriyor: Anna Bolena, Maria Stuarda ve Roberto Devereux başlıklı üç operanın özenle temizlenmiş ses kayıtları.
Bu kayıtlarda yalnız Leyla Hanım’ın sesini değil, zamanın en ünlü orkestraları ve şeflerinin de icrasını dinliyoruz. Leyla Gencer, nasıl bestecinin üslubuna bağlı kalıyor, şefler de nasıl bir orkestra eşliği yaratmışlar, hayran kalıyorsunuz. Hayat boyu onun en yakınında durmuş, nice eseri birlikte yaşama kavuşturduğu şefi Gianandrea Gavazzeni, Anna Bolena’nın 1958’deki RAI radyosu icrasını yönetiyor. Bu radyo stüdyosu kaydı olduğu için diğer korsan kayıtlardan daha nitelikli. Şef Mario Rossi, Roberto Devereux başlıklı çok az bilinen eserin 1964’teki Napoli- San Carlo operası prömiyer kaydını yönetiyor. Leyla Hanım’ın ilk kez Amerika temsillerini yönetmiş şef Francesco Molinari Pradelli, 1967’deki Floransa Baharı Festivali’nde Maria Stuarda’yı yönetiyor.
Leyla Hanım’ın stüdyolara girip profesyonel kayıtlar yapmadığı, bugün eldeki opera kayıtlarının hemen hepsinin korsan olduğu bilinir. Böyle olması onun kendi seçimidir. Sahnede, temsil esnasındaki doğallığın stüdyo kaydında elde edilmediğini ileri sürer. Ayrıca bu tür işlerin peşinden koşacak emprezaryolarla, ajanlarla filan da uğraşmamıştır. O, “bel canto” (güzel şarkı söyleme) ustalarından birisi olarak 20. yüzyıla damgasını vurmuştur. Arama motorlarından baktığınızda onun ne çok ses ve görüntü kaydına ulaşıyorsunuz! 19. yüzyılın büyük bel canto bestecilerinin en önemli yapıtlarını inceleyerek, bestecinin üslubuna bağlı bir şekilde seslendirmiş. Donizetti, Rossini, Bellini, Verdi ve Puccini gibi büyük bestecilerin en az tanınan eserlerinin bile opera tarihinde yer etmesi biraz da Leyla Hanım’ın araştırmalarına dayanır. Bu üç eserde de Leyla Gencer’in daha ilk cümlesiyle sahneyi sarstığına tanık oluyorsunuz. Orkestrayla birlikteliği, dinleyiciye hissettirmeden aldığı ara nefesleri, eseri bütünlük içinde icra etmesi, aryalar kadar resitatiflere verdiği önem dikkat çekici.
Kutunun başlığı Donizetti Queens. Ahmet Etem Erenli’nin öncülüğünde ve önsözüyle hazırlanmış. Aykut Şengözer’in editörlüğünde, Emre Çıkınoğlu’nun tasarımı ile AK Müzik tarafından piyasaya sunulmuş. Gül Sabar, opera konularını derli toplu ve herkesin anlayacağı bir dille açıklamış. Kitapçığın içinde yer alan çok değerli bir bölüm daha var: Leyla Gencer’in opera sahnesinden ayrıldıktan sonra verdiği seminerlerden bu üç kraliçeye değindiği konferans notları. İtalyanca, İngilizce ve Türkçe yazılmış opera metinleriyle başta operacılar olmak üzere, bütün opera severler, Leyla Gencer tutkunları veya Leyla Gencer’i daha iyi tanımak isteyenler için eşi bulunmaz bir hazine.
5.9.2018 Cumhuriyet