EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Bir konserden çıkarken çevreden sorarlar, nasıl buldunuz? Şöyle bir yanıt duyarız bazan: Ben anlamam, ama çok keyif aldım. Keyif alarak dinledinizse, sizi dış dünyadan koparıp içine çektiyse, o icra başarılıdır. Demek ki iyi bulmuşunuzdur siz de o konseri. Hiçbirimiz elimize partisyon alıp bir orkestra şefi gibi izlemeyiz: şimdi korno girmeli, kemanların entonasyonuna dikkat, eyvah viyolonseller gecikti, perküsyon birazdan girmek üzere hazır mı? Ama müzikle ruhunuz dinleniyorsa ne mutlu size.
Geçen hafta İş Sanat’ta izlediğimiz Festival Strings Lucerne, tarihi bir topluluk. 2012’den bu yana şefsiz ama Daniel Dodds’un sanatsal direktörlüğünde ve başkemancılığında çalıyor. Bu konser İş Sanat’ın kataloğunda yer almayan, son dakikada ortaya çıkmış bir etkinlikti. Herkese tek tek haber verilmiş ve salon dolmuştu. Yılların geleneğini taşıyan, hem İsviçre’nin hem de Avrupa’nın en seçkin oda orkestralarından birisi. Solist, Alman kemancı Carolin Widmann, Mozart’ın 3. konçertosunu ve Mendelssohn’un 13 yaşında, 1816’da bestelediği ilk keman konçertosunu çaldı. Bu konçerto, bestelendikten sonra hiç çalınmamış, ancak 1952 yılında Yehudi Menuhin tarafından gün yüzüne çıkarılmış, basılmış ve seslendirilmiş. Zamanın klasik kalıplarını ve bestecinin gençlik coşkusunu taşıyor. Mendelssohn’un çok ünlü olan Mi minor Op.64 Keman Konçertosu ise diğerinden 22 yıl sonra, 1838’de bestelenmiş ve konser salonlarının baş tacı olmuştur. Widmann, bilge ve usta bir müzisyen. Her iki yapıtı da kendi üslupları içinde inceleyerek değerlendirdiği belliydi.
Konser klasik dönemin bestecilerinden Salieri’nin Venedikli başlıklı senfonisiyle başladı ve Mozart’ın ünlü 29. senfonisiyle son buldu. Her zaman söylerim, konser programı oluşturmak da başlı başına bir hünerdir.
Program sonunda bazı Avrupalı topluluklar gibi Festival Strings Lucern’in üyeleri de birbirlerini tebrik ediyorlar. Sarılıp öpüşerek sahneden ayrılıyorlar. Barış içinde, sevgi içinde bir görüntüydü.
21 yıldır Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserlerini düzenlerim. Her mevsim o konserlere hayatında ilk kez klasik müzik dinlemeye gelen öğrencilerimiz vardır. Bazen birkaçına dikkat ederim: herhalde pek sıkıldı, ikinci yarıda çıkar, derim. Sonra bakarım sonuna kadar oturmuş. Sonra bakarım, ertesi konser kendi abonmanını almış, bütün yıl aynı koltuğa oturuyor. Bu konserleri düzenlemekteki amacım nitelikli sanatçılar getirip, nitelikli bir dinleyici kitlesi yetiştirmekti. Müziği anlamak demek, müziğin dünyasına kendini kaptırabilmektir.
7.3.2018 Cumhuriyet