EVİN İLYASOĞLU
Allegro
İstanbul Müzik Festivali kapsamında dinlediğimiz Magdelena Kozena, enerjisi, kıyafeti ve sahnesiyle dinleyiciyi avucunun içine aldı
* Son zamanların aranan mezzosopranosu Magdelena Kozena’yı biz de merakla bekliyorduk. Andrea Marcon’un Venedik Barok Orkestrası’nı klavsenden yönetimi zamanın atmosferini yansıtıyordu. Program Olgun Barok Dönemin’den Vivaldi ve Handel’le örülüydü.
Kırk bir yıldır dünyanın en büyük sanatçılarını doğru dürüst konser salonu olmayan bir İstanbul’da ağırlıyoruz. Aya İrini’de art arda birkaç konser dinleyince, o mekânın değerini bir kez daha anladım. Oysa yıllar boyu oradaki rutubetten ve akustikten yakınıp durmuştuk. Önünde sonunda bir kilise akustiği! İnsan sesi, korolar, solo yaylı, solo üflemeli çalgılar çok güzel tınlıyor. Piyano ve kalabalık çalgı toplulukları ise sorun yaratıyor, diye yakınıyorduk. Oysa yeni yapılan kongre salonları Aya İrini ile kıyaslanmaz bile. AKM’yi İstanbul’a layık bir kültür merkezi yapmak da yine bir başka bahara kaldı anlaşılan. Aya İrini öyle bir atmosfer ki, hem sahnedekini hem dinleyeni büyülüyor. Festivalin en eski ve en devamlı sponsoru Aya İrini’ye bir kez daha teşekkür etmeliyiz.
Geçen hafta değerli kemancı Shlomo Mintz’i Cameristi della Scala’nın şefi ve solisti olarak dinledik. Konserin ilk yarısında Bach’ın La minör, no.1 ve Mi Majör, no.2 keman konçertolarını seslendirdi. Mintz’in onca yıllık deneyiminin yanı sıra besteciye olan derin saygısı dikkat çekiyordu. Özellike ağır bölümlerde kurduğu cümleler duru ve güzel tınılarla örülmüştü. İkinci yarıda Grieg’in Holberg süitini ve Schubert’in Ölüm ve Genç Kız adlı yapıtının oda orkestrası uyarlamasını yine bilgelikle ve atmosfer yaratarak yönetti.
Magdelena Kozena ve Davıd Fray
Son zamanların aranan mezzosopranosu Magdelena Kozena’yı biz de merakla bekliyorduk. Andrea Marcon’un Venedik Barok Orkestrası’nı klavsenden yönetimi zamanın atmosferini yansıtıyordu. Program Olgun Barok Dönemin’den Vivaldi ve Handel’le örülüydü. Magdelena Kozena, enerjisi, kıyafeti ve sahnesiyle dinleyiciyi avucunun içine aldı. Ajilitesi ve koyu ses rengiyle adeta bir büyücü olan bir zamanların Cecilia Bartoli’sini de anımsamadan edemedik. Kozena, Çek Cumhuriyeti’nde doğmuş, halen Berlin’de yaşıyor. Şef Simon Rattle ile evli ve iki çocuk annesi. Dağarcığı yalnız Barok dönemin soprano rollerini değil, bütün zamanların mezzo rollerini kapsıyor.
David Fray, 1981 doğumlu Fransız piyanist. Özellikle Bach yorumuyla ünlendi. Onun İşsanat’taki baştan sona Bach ile örülü resitalinde Mi minör BWV 914 sayılı Toccata’yı ve 6. Mi minör, BWV 830 sayılı Partita’yı dinledim. Şimdilerde bir moda var: Parlayan her genç sanatçı eski ustalarla karşılaştırılıyor. Fray’ı da Glenn Gould’a benzeterek ünlü kılmaya çalıştılar. Oysa belli ki Fray’in kendine özgü bir deyişi gelişmekte. Zaman içinde daha derinden seslendiği kadar daha hafifleyen bir yorumla o da adını tarihe geçirecek. 6. Partita’nın o abidevi yapısında Bach’ın gizemli düşüncesini yakalamıştı.
26.06.2013 Cumhuriyet