EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Salondan ayrıldıktan sonra hâlâ kulağınızda o ezgiler kaldıysa, çalgıların dengesi, müziğin zarafeti ve uyumunu unutamadınızsa, işte o zaman “güzel bir konser dinledim” dersiniz. Örneğin, geçen hafta İşSanat’taki 18. yüzyıl konseri gibi.
Bir konserin “güzel” olduğuna nasıl karar verirsiniz? Salondan ayrıldıktan sonra hâlâ kulağınızda o ezgiler kaldıysa, çalgıların dengesi, müziğin zarafeti ve uyumunu unutamadınızsa, işte o zaman “güzel bir konser dinledim” dersiniz. Örneğin, geçen hafta İşSanat’taki 18. yüzyıl konseri gibi. Haydn, Mozart ve Devienne’den seçilmiş bir program. Kammerakademie Potsdam gibi, çalgılarına hâkim, birlikte nefes alan, eserin bestelendiği zamana uygun tınıları gözeten bir topluluk. Trevor Pinnock gibi klavsenden yola çıkıp Rönesans, Barok ve Klasik çağda uzmanlaşmış usta bir şef.
Orkestra üyelerinin büyük bir disiplin içinde, birbirini dinleyerek çalmaları da olgunluğun başka bir göstergesiydi. Solist, günümüzün en parlak flüt sanatçılarından Emmanuel Pahud ise kimbilir hayatında kaçıncı kez seslendirdiği Mozart’ın Re Majör flüt konçertosunu sanki ilk kez çalıyormuş coşkusuyla yorumladı. Şefin orkestrasıyla, solistin şefiyle böylesi uyum içinde olduğu bir konseri epeydir yaşamamıştık. Bu bilge sanatçılar akustik dengesini, ses dinamiklerini öyle ustaca dengelemişlerdi ki, sanki 1700’lerde bir akşam Esterhazy Sarayındaydık; güncel kaygılarımız da kapıların dışında kalmıştı.
İDSO, Haliç Kongre Merkezi’ndeydi
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın son yıllarda çilesi olan göçebelik serüveni bu hafta Haliç Kongre Merkezi’nden geçti: Ruhsuz ve tınısız bir ortam. Adı üstünde, kongre merkezi. Akustik sağlamak için belli ki uğraşılmış, sahne epey donatılmıştı. 3000 kişilik salonun dörtte biri ancak doluydu. Bir kez daha eski tanıdık yüzleri görmekle kıvanç duydum. Çünkü onlar ki İDSO’yu hangi ortamda çalarsa çalsın bugüne dek yalnız bırakmayıp, her hafta İstanbul’un bir başka köşesine gidip dinliyorlar. Üstelik belki de kışın en soğuk gecesiydi. Şef Roberto Gianola yönetimindeki topluluk, Chopin’in Mi minör piyano konçertosunda İtalyan piyanist Maurizio Moretta’ya eşlik etti. Tekniği, tuşesi, ajilitesi başarılı bir piyanist. Esere ruh katmak ise bir başka hüner. İDSO Çaykovski’nin 4. Senfonisi’ni canla başla ve başarıyla çaldı. Bence bütün kurumların ödülleri, yılın topluluğu olarak, bu göçebe orkestramıza verilmeli.
Aralardaki alkışlar
Eserlerin bölüm aralarındaki alkışlar, dinleyicileri bırakın, yorumcuları son derece rahatsız eder. İDSO konserinde, tatil nedeniyle olsa gerek, bir dolu çocuk vardı. Çıkanlar, girenler, koşanlar ve her bölüm arasında alkışlar. Ara alkışları İş- Sanat’taki konserde de hemen her seferinde olduğu gibi inanılmaz boyutlardaydı. Hatta hiç ara alkışı duyulmayan Süreyya Operası salonundaki Borusan Quartet konserine gidenler de bundan yakındılar. Görgü, ders kitaplarında öğretilmiyor ne yazık ki!
1.2.2017 Cumhuriyet