EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Üniversitelerin sanatı, özellikle klasik müziği desteklemeleri kültür dünyamız adına çok önemli. Hele üniversitenin adı altında, öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından kurulmuş müzik toplulukları, okul içinde olduğu kadar çevrede de ayrı bir işlev görürler. Bilkent’in, bir zamanlar, Prof. Ersin Onay başkanlığında kurduğu, BASSO başlıklı akademik orkestrası, bu konuda güzel bir örnek olmuştu. Bildiğimiz diğer üniversite orkestraları, Hacettepe Senfoni, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Senfoni, İzmir Dokuz Eylül Senfoni ve Trakya Balkan Senfoni olarak sayılabilir.
1998’de kurulan Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası da “akademik” topluluğuna yeni mezunlarını ve başarılı öğrencilerini ekleyerek bugüne kadar gelişti. Öğrencilerin, kendi içlerinden çıkan sanatçı hocalarıyla aynı ortamı paylaşmaları onlar adına güven verici ve özendirici. Bu topluluk kurulduğu günden beri birkaç ilke edinmiş: örneğin, evrensel müziği sevdirmek, genç yeteneklere kapılar açmak, çağdaş yapıtları ve Türk bestelerini tanıtmak ve en önemlisi, Mersin’in kent olarak aydınlık yüzü olmak, gibi. Üniversite bünyesinde yapılan keman, piyano ve viyolonsel yarışmalarında derece alan gençlere de orkestrada olanaklar tanıyorlar. Yeni yazılmış veya hiç seslendirilmemiş yapıtları çalıp, kayıt ediyorlar. Bu kayıtlar da çağdaş Türk müziği dağarcığında, başvuru niteliğinde yerlerini aldılar.
Orkestranın kurucu üyeleri Münif- Pelin Akalın ve Selahattin-Ebru Yünkuş. Şefleri viyolonsel sanatçısı Münif Akalın, 1998’den beri topluluğu çalıştırıyor. Bu orkestranın iki şansı var: Birincisi böylesine kendini adamış bir şefle çalışmak, diğeri de her yeni gelen rektörün onları desteklemesi.
Geçen hafta bu topluluk Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall konserleri serisinde çaldı ve büyük alkış aldı. Öncelikle programa seçilen yapıtlar, sonra da özenli yorumları dikkat çekiciydi. Konserin solisti şu sıralarda aldığı ödüllerle parlayan, Berlin Filarmoni’nin bünyesindeki Karajan okuluna seçilen ve bir zamanlar bu orkestranın öğrenci üyesi olan, kemancı Alican Süner’di. Alican, Mendelssohn’un 12 yaşında yazdığı keman konçertosunu büyük bir duyarlılık ve olgunlukla seslendirdi. Orkestra ikinci yarıda Mersin’in bestecisi Nevit Kodallı’ya Largo Cantabile ile saygılarını yolladı. İki İngiliz bestecisine, Gustav Holst (St.Paul Süiti) ve Benjamin Britten (Basit Senfoni), unutulmaz yorumlar getirdiler. Dinamiklerde ve tempolarda her bir yaylı çalgı grubunun ne kadar özenle çalıştığı belli oluyordu.
Üniversitelerin aydınlık yöneticileri, yalnız müfredatla değil, özellikle evrensel sanata açtıkları kapılarla öğrencilerin daha iyi eğitim alacaklarını bilen yöneticilerdir.
2.11.2016 Cumhuriyet