EVİN İLYASOĞLU
Allegro
D-Marin Turgutreis Ana Sahne’de, saat 21.00’de başlayacak programın ‘yıldızı’ Gautier Capuçon, çalgısı çelloya ve müziğe tutkusuyla genç yaşında ünlenmiş bir Fransız sanatçı
27 Ağustos’a dek süren 12’nci Uluslararası D-Marin Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin yarın akşamki konseri, D-Marin Turgutreis Ana Sahne’de, saat 21.00’de başlayacak. Zürih Tonalle Orkestrası Müzik Direktörü ve İcra Şefi Lionel Bringuer’in yönetimindeki programda Antonin Dvorak’ın Si Minör Opus 104 numaralı Viyolonsel Konçertosu’nun dışında Robert Schumann’a ait Re Minör Opus 120 numaralı 4 No’lu senfoni de çalınacak.
Programın ‘yıldızı’, Gautier Capuçon (1981) çalgısı çelloya ve müziğe tutkusuyla genç yaşında ünlenmiş bir Fransız sanatçı. Çelloya beş yaşında başlamış. Paris Conservatoire National Supérieur’i bitirmiş, Viyana’da Heinrich Schiff’in öğrencisi olmuş. Başta André Navarra Ödülü olmak üzere uluslararası pek çok birincilik almış. 2001’de Fransa’nın Grammy’si sayılan Victoires de la Musique’te “Yılın Yeni Yeteneği” seçilmiş; üst üste Echo Klasik ödülünü kazanmış. Virgin, EMI, Deutsche Grammophon ve Erato Classics’ten 30’dan fazla albümü çıkmış. Elindeki 1701 Matteo Goffriller imzalı çello ise çağların sesini yansıtıyor. Kendisiyle, sanata bakışı ve tarihi çalgısıyla ilişkisi üzerine söyleştik.
♦ Çok ünlü bir sanatçı olmak nasıl bir şey? Bu soruyu ben değil sen veya dinleyici yanıtlamalı. Ben çok ünlü olduğumu kendime söyleyemem. Takdir sizindir.
♦ Bugün müziğin toplumdaki yeri nedir? Hele terörizmle tutuşan dünyamız için müzik, eskisinden de önemli bir yere sahip. Şimdi sosyal sorumluluğu, sanat, aşk ve mutluluk üçgenine eklendi.
♦ Klasik müzikle uğraşan sanatçılar dağarcıktaki aynı yapıtları üst üste defalarca çalıp dururlar. Sen yarın akşam çalacağın Dvorak çello konçertosunu belki 50’nci kez çalıyorsundur. Yine de yeni buluşlar yaratır mısın?
Hangi 50, çok daha fazla çalmışımdır. Eğer yorumcu çalacağı esere karşı ilham gücünü yitirirse bunu kendine itiraf etmelidir. Öncelikle besteciye karşı, sonra da dinleyiciye ve kendine karşı dürüst olmalısın. Bir süre bırak o yapıtı. Ta ki ona karşı yeni esinlenmeler doğuncaya kadar. Yorumculuk her bir eserde inanılmaz bir yolculuğa çıkmaktır.
Eser, her çaldığınızda size yeni ilham kapıları açmalıdır. Yarın akşam Dvorak’ı çalarken başlıca motivasyonum, ilk kez bir arada çalacağım Zürich Tonehalle Orkestrası ve şef Bringuier olacak. Müthiş bir yemek pişiriyorsunuz ama her seferinde içindeki malzemeler değişik. Şef, orkestra, salon, atmosfer. Böylece her sefer bir heyecan buluyorsunuz.
♦ Tutkulu çalışın için bir Akdenizli olman etken mi?
Dünyanın her noktasında değişik bir ruh vardır. Yerel renkler, insan karakterleri, kokular, sesler hepsi kendine özgüdür. Bu bağlantıya dinleyicilerim karar vermeli.
♦ Dvorak’ın konçertosunu ilk kez nerede çaldın? Yeni Zelanda’da, Crist Church Çello Yarışmasında. 17 yaşımdaydım ve finale kalmıştım.
Müzik iyi değilse, çellonun bir suçu yoktur
Bu eseri Romantizm’in devamı olarak mı yoksa yeni çağın uyanışı olarak mı değerlendirirsin?
Çok özel bir yapı. Senfoni gibi görkemli. Diğer konçertolara benzemiyor. Başında üç dakika orkestra güzel renkler dokuyor. Çello ise romanın kahramanı. Sen solist olarak çelloyla müziğe kahramanca giriyorsun. Bu bestecinin Çek esini. İkinci bölüm, tahta üflemelilerin çoğunluğunda Amerikan renkleri. En son sayfada romantik bir aşk hikâyesi var. Dvorak’ın bir zamanlar âşık olduğu baldızından ağır hasta haberi gelmiş, o da kadının hep söylediği bir şarkıyı buraya almış: “Bırak beni” Kendini dorukta tutabilmek için nasıl önlem alıyorsun?
Her zaman yapabileceğimin en iyisini yapmaya ve müzikten zevk almaya çalışırım. Ama doğrusu bunun net bir reçetesi yok. Çok çalış ve çaldığın müzikten zevk al. Öğrenmenin sonu yok. Ben öğrendiğim gibi öğretiyorum, çok çalışıyorum ve işime tutkuyla sarılıyorum.
♦ Açıkhava festivalleri için ne düşünüyorsun? Bunun yerine iyi akustikli bir konser salonunda çalmayı yeğ tutar mısın?
Sesin dağılması ve nem başlıca düşmanımız. Akustik modern akustikli salonlar gibi olamaz. Hem yaylı sazlar için hem de parmaklarımız için nemli ortamlar felaket. Ama bir yaz festivalinin o büyülü atmosferi de her şeyi unutturuyor.
♦ En iyi arkadaşını, çellonu anlatsana. Bu kadar değerli bir varlığı korumak çok zor olmalı.
1701’den bir çalgı. Müthiş bir ruhu ve karakteri var. Eğer çellodan o gün iyi bir ses çıkmıyorsa, herhalde benim iyi bir günüm değildir. Çellonun suçu yoktur bunda. Ona 17 yıldır sahibim. Ailemin bir ferdi gibi gözünün içine bakıyorum. Bilgi: dmarinfestival.com
24.8.2016 Cumhuriyet