EVİN İLYASOĞLU
Allegro
90 yaşında ölen Pierre Boulez, 20. yüzyılın 21. yüzyıla bağlandığı dönemde müziğin cumhurbaşkanıydı.
Biliyorum, ben modern müzikle ilgilenmem ve bu yazıyı hiç okumasam da olur, diyenleriniz çıkacaktır. Ama geçen hafta 90 yaşında ölen çağımızın büyük müzik adamı Pierre Boulez’i bu sütunlarda anmamak tarihi bir hata olur. Çünkü o, bu çağın müzik kültürünü ilmik ilmik işlemişti. Besteciliği, hocalığı, orkestra şefliği, derin kültürü, öncülüğü, organizatörlüğü, polemikleri ve hatta baskılarıyla damgasını vurmuştu. Yeni müziğin yorumcularını yetiştirmek için merkezler kurdu, en tutucu müzik merkezlerinde bile yeni müziği kurumsallaştırdı, tarihi orkestraların programlarına çağdaş yapıtlar koydurmayı başardı. Genç müzikçileri kendi yörüngesine çekti.
Besteci dayanışması
Lucern Festival Akademisi’nde genç yorumcular için açtığı yeni müzik programları; genç bestecilerin yeni yapıtlarını seslendirmek üzere bekleyen Ensemble Intercontemporain; Paris-Pompidou Merkezi’ndeki IRCAM (Müzik Koordinasyon ve Araştırma Enstitüsü), hemen sayabildiğim katkıları.
Boulez, 26 Mart 1925’te Fransa’da Montbrison’da doğar. Küçük yaşta piyano çalar. 1943’te Messiaen’le kompozisyon, Leibowitz’le dizisel teknik çalışır, 1950’de elektronik sesleri kullanmaya ve somut müzik denemelerine başlar. 1954’te “Domaine Musical” konser dizilerinin temelini atar. Orkestra şefi olarak Cleveland, BBC Senfoni ve New York Filarmoni gibi kurumların müzik direktörü, 1974’te IRCAM’ın yönetmeni olur. Bu ortamda dizisel tekniği geliştirir, elektronik aygıtlarla deneyler yapar, aynı zamanda çağdaş bestecilerin dayanışmasını sağlar.
İdil Biret ve Boulez sonatları
Boulez’i tanımak isterseniz, İdil Biret’in kaydettiği piyano sonatlarını dinleyin. 20. yüzyıl piyano yapıtları arasında çok özel yeri olan bu üç sonat, Naxos’tan piyasaya sunuldu ve Altın Diaposon ödülü kazandı.
Boulez, müziği yalnız müzik sınırlarında değil, bir felsefenin ve aynı zamanda teknolojik olanakların ürünü olarak görmüştür. Onun müzikçiler üstüne kurduğu baskıyı İlhan Usmanbaş, Ertuğrul Oğuz Fırat’a 1956’da yazdığı bir mektupta şöyle anlatır: “Boulez diye kâfir bir adam var. Hepimizi zorluyor, illa da benim gibi yazacaksınız diye. Herkes müziğin Bach’ı olmak istiyor. Unutmamak lazım ki Bach ilk defa oğullarından ihanet görmüştür.”
13.1.2016 Cumhuriyet