Nejat Eczacıbaşı, ölümünün 20. yılında dünyanın en önemli orkestralarından New York Filarmoni’nin iki konseriyle anıldı
EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Eczacıbaşı Holding’in ve İKSV’nin kurucusu Nejat Eczacıbaşı, ölümünün 20. yılında dünyanın en önemli orkestralarından New York Filarmoni’nin iki konseriyle anıldı. Görkemli olduğu kadar gösterişsiz, görgülü bir anmaydı. Kısacık bir film gösterimiyle Nejat Bey’in yaşamöyküsü anlatılmış, şatafatlı konuşmalara filan yer verilmemişti. Nejat Bey ileriyi gören, yürekli atılımlarıyla sanata kol kanat germiş bir aydınımızdı.
İlk konser ünlü şef Alan Gilbert’in yönetiminde çağdaş bir yapıtla başladı: Amerikalı besteci Christopher Rouse’un (1949) “Prospero’nun Odası” adlı senfonik yapıtını tanıdık. Edgar Allan Po’nun rengârenk öyküsünden esinlenerek büyük senfoninin içindeki ses renklerini kullanmış, yüksek doruklarda dolanan bir çalışma. Ne yazık ki Haliç Kongre Merkezi’nin kötü akustiğinde bestecinin yansıtmaya çalıştığı tınısal özellikler harcandı gitti. Programdaki ikinci besteci bir başka Amerikalı, Leonard Bernstein’dı. Günümüzün üstün ve popüler kemancılarından Joshua Bell gibi bir sanatçıdan müzik tarihinin daha tumturaklı bir konçertosunu duymak isteyenleri bu “Serenat” hiç doyurmadı. Konserin ilk yarısından sonraki arada birkaç müzik meraklısı, “konser şimdi başlayacak” diyordu. Çünkü artık herkesin tanıdığı bir yapıt, Çaykovski’nin 6. Senfonisi çalınacaktı. Çaykovski, şef Gilbert’in özenli yönetiminde, zarif bir yorumla seslendirildi.
Nejat Bey yeniliklere açıktı, bu açıdan yeni bir dağarcık onun anma konserine yakışmıştı. Kim bilir gün gelir Amerika’da yaşayan bestecimiz Kamran İnce’nin bir yapıtını da New York Filarmoni’ye çaldırtabiliriz! Bu konserde Nejat Bey’in en gurur duyacağı olay, şefin konser sonrasında kendine sunulan çiçeği topluluğun kontrbas grup şefi Fora Baltacıgil’e vermesi olurdu.
İkinci konser bütün dinleyicileri mutlu eden bir programa sahipti: İlk bölümde Mozart’ın 36. Senfonisi ve Emanuel Ax solistliğinde 25. Piyano Konçertosu seslendirildi. Ax, piyanonun derinindeki yorumuyla tarihi piyano ekollerinin öğretisini simgeliyordu. Mozart’a özgü netlikte güzelim renkler yaratarak tuşların derininde bir dünya kurmuştu. Şef Gilbert ile karşılıklı bir uyum ve güvenli bir ivme içindeydiler. Gösterişsiz, filozofça yorumu ve izleyiciyle kurduğu güzel iletişim uzun süre akıllarımızdan çıkmayacak. Konserin ikinci yarısındaki Mussorgski ve Ravel’e ait Bir Sergiden Tablolar başlıklı yapıt ise Alan Gilbert’in enerjik ve yaratıcı yorumuyla müthiş heyecan vericiydi. Sergideki tablolar ince işlemelerle müziğe yansıtıldı. Resimlerdeki bütün öyküler canlanıp çerçevelerinden çıktılar, biz fani dinleyicilerin arasına girdiler. Rus besteci Mussorgski’nin ateşli coşkusuyla Fransız besteci Ravel’in zarif orkestrasyonu Amerikalı topluluğun ustalığında birleşti.
08.05.2013 Cumhuriyet