EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Orkestranın 123 üyesi, yeni şeflerini seçmek üzere toplandı. On bir saat süren tartışmalar sonucunda karar verilememesi, uluslararası müzik çevrelerinin başlıca konusu oldu.
Önceki hafta dünyanın en saygın orkestralarından Berlin Filarmoni Orkestrası’nın 123 üyesi, 2018’de topluluğun başına geçecek yeni şeflerini seçmek üzere toplandı. On bir saat süren tartışmalar sonucunda karar verilememesi, uluslararası müzik çevrelerinin başlıca konusu oldu. 2002’den beri topluluğun şefi olan Sir Simon Rattle 2018’den itibaren Londra Senfoni Orkestrası’nın müzik direktörü olacak.
1882’de kurulan Berlin Filarmoni’nin son 60 yıl içindeki başlıca üç büyük şefi: Herbert von Karajan 1954-89; Claudio Abbado 1989-2002 ve Sir Simon Rattle 2002-2015. Rattle’ın ardından gelecek şef için belirlenen son üç aday: Litvanyalı Andris Nelson (37 yaşında-Birmingham ve Boston Senfoni orkestralarının başında), Venezüellalı Gustavo Dudamel, (34 yaşında-Los Angeles Filarmoni), Berlin doğumlu Christian Thielemann (56 yaşında-Statskapelle Dresden). Aralarında en güçlü aday Thielemann.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın yönetim kurulunda bulunmuş değerli dostum flütçü ve müzik yazarı Aydın Büke ile bu konuyu konuşuyordum. Batı’da köklü orkestraların üyelerine ne denli güven duyulduğuna, kendi yönetimlerinde nasıl özerk olduklarına değindik. Berlin Filarmoni 3 yıl sonraki şefini bugünden seçerken topluluk kendi içinde kendi kararını veriyor. Ne bakanlık, ne kendi idarecileri, sadece sanatçılar oy kullanıyor. Ancak 123 kişinin yarısından bir fazla oyu alabilen şef henüz seçilemedi. Seçim, bir yıl içinde yeniden yapılacak bir başka toplantıya ertelendi.
Dünyanın büyük orkestraları ve üst düzey müzik direktörleri hep uzun vadeli planlar yapıyorlar. Programa alınacak yapıtları, solistleri ve o yapıta göre şekillenen orkestrayı da nice zaman önceden kararlaştırıyorlar. İnternet sitelerinde yıllar önceden programlarını açıklıyorlar. Konser meraklıları da bir an önce biletlerini ayırtma fırsatı buluyor.
Bizde şefleri bakanlık atar...
Bir de bizim müzik dünyamıza dönüp bakalım: Orkestralarımızda Mayıs-Haziran gibi teknik kurul toplanır, hangi şeflerin çağrılacağına, hangi solistlere konser verileceğine karar verir. Aradan üç ay geçer, sonbaharda perdeler açılmaya bir iki gün kalıncaya dek Bakanlık’tan program onayı beklenir. Ve o yılın programı neredeyse konser gününe dek bir türlü açıklanamaz, basına tanıtılamaz. Orkestralarımızın başına getirtilen şefler ise sanatçıların seçiminden çok bakanlık tarafından atanır.
Bugün dünyanın önde gelen tarihi orkestralarına göz atarsak: Viyana Filarmoni, Berlin Filarmoni, Londra Senfoni, Amsterdam Concertgebouw, New York Filarmoni, vb. hep gelenek sahibi topluluklar. Üyelerinin her birisi solist düzeyinde. Gelip giden şefler topluluğa yeni renkler katacak, düzeyini biraz daha yükseltecek sanatçılar arasından seçiliyor. Örneğin Simon Rattle Berlin Filarmoni’ye yeni bir popülerite kazandırmıştı: Topluluk dünyada ilk kez dijital canlı yayın yapan orkestra oldu. Konserlerden sonra “late night shaw” dinletileri yaptı. Açık hava konserlerinin yanı sıra Berlin’in varoşlarında eğitim konserleri verdi.
Aydın Büke, eski bir IDSO üyesi olarak yakınıyor: “2008’de AKM’yi kapattıklarında hiçbir kuruluşa yer gösterilmedi. Başının çaresine bak, dendi. İDSO’nun şef kadrosu hâlâ boş. Batı’da gelenek sahibi orkestraların üstünden devletin desteği eksik olmazken bizim devlete bağlı sanat kuruluşlarının korkulu rüyası devam ediyor: Devlet elini çekerse orkestraların, orkestracıların hali ne olur!”
27.5.2015 Cumhuriyet