EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Hükümetler her devirde gelir geçer, sanat yapıtları ise yarınlara devrolur
* Fazıl Say, dünü tanıyan, günü yaşayan, içinde yaşadığı günden etkilenen sanatçı. Köşesine kapanıp piyanosunu çalışmak, bestelerine yoğunlaşmak bir yana içinde yaşadığı toplumu irdeleyen, başkaldırabilen, ceza alan, hüküm giyen bir sanatçı.
Fazıl Say çağımızın bir sanatçısı. Dünü tanıyan, günü yaşayan, içinde yaşadığı günden etkilenen sanatçı. Köşesine kapanıp piyanosunu çalışmak, bestelerine yoğunlaşmak bir yana içinde yaşadığı toplumu irdeleyen, baş kaldırabilen, ceza alan, hüküm giyen bir sanatçı.
19. yüzyılın sanatçısı siyasetten, gündelik sorunlardan nefret eder. Paris’te ünlü ressamların endüstrileşen kalabalık kentleri terk etmeleri, tuvallerini alıp kırlara kaçmaları bunun göstergesidir. Şairler de, besteciler de kendi düş dünyaları içinde toplumsal sorunlardan uzaklaşıp doğaya sığınmayı yeğ tutarlar. Yirminci yüzyıl, kitle savaşlarının acıları ardından gelişen teknolojisi ve haberleşme özgürlüğüyle halkın yanı başında bir sanatçı portresi yarattı. Hele 21. yüzyılda sanatçılar toplumların sözcüsü oldular.
Geçen hafta “kamu barışını bozmaktan” hüküm giyen Fazıl Say’a da 2008’de Avrupa Birliği tarafından “Kültür Elçisi” unvanı verilmişti. Şimdi onun gibi bir sanatçı için “piyanosunu çalsın, başka şeye karışmasın” demek onu zaman tüneline atıp 19. yüzyıla yollamaktan başka bir şey değil. Kaldı ki kendi köşesinde yazıp çizen günümüz sanatçısı bile satır aralarında içinde yaşadığı dünyayı yansıtmaktadır.
Operası 2015’te Münih Opera Evi’nde sahnelenecek
2006’da yapılmış bir söyleşide, “Biz sanatçılar bir gelecek için yaşayan insanlarız. En büyük hayallerimden biri bir opera bestelemek. Ama öyle ki bir 21. yüzyıl operası olsun” diyordu. Tam da o sıralarda 2014 yılında teslim edilmek, 2015 yılında sahnelenmek üzere Münih Operası ona sipariş verdi. Uzun süredir bir Alman sanatçıyla birlikte librettoyu çalışıyorlar. Kuşkum yok ki Fazıl’ın ülkesinde yaşadığı bu süreç de operanın partisyonuna yansıyacaktır. Librettonun konusu ne olursa olsun Fazıl bu “opera” dediğimiz devasa sanatta müziğiyle çığlığını atacaktır. Kaç Türk operası var, hangisine Münih Operası gibi tarihi bir kuruluştan sipariş gelmiş?
Şimdi Fazıl hedef gösteriliyor
Fazıl’ın hükümet karşıtı söylemleri, tutuculuğa baş kaldırması, bir kesimin hedefi haline gelmekte. Bunu Boğaziçi Üniversitesi’nde bir yıl önce canlı olarak yaşadık.
Konserde genç bir piyanistimiz onun Paganini Çeşitlemeler’ini çaldı ve çalmadan önce “Bu yapıtı ülkemizin barışına adıyorum” gibi bir söz söyledi. Konser bittikten sonra yanıma gelen mor türbanlı bir öğrenci “Siz organizatör müsünüz? Ben bu okulda Fazıl Say’ı ve onun eserini duymak istemiyorum” şeklinde bir tehdit savurdu. Fazıl yılda 100 konser kendi veriyorsa, dünyanın değişik köşelerindeki 100 konserde de onun yapıtları başka yorumcular tarafından çalınıyor. Hükümetler her devirde gelir geçer, sanat yapıtları ise yarınlara devrolur.
24.04.2013 Cumhuriyet