EVİN İLYASOĞLU
Allegro
Keşke Viyanalı şefimiz Sasha Goetzel Viyana’dan bir operet temsili getirmeye önayak olsa!
♦BİFO’nun en güzel yorumu da gizemli havasıyla La Valse oldu. İkinci yarıya yine oğul Strauss’ın Yarasa Opereti’nden seçmeler solistlerle birlikte konsertant olarak sunuldu. Konser aynı besteciden bir polka ile bitti. Sonra da yeni yıl konserlerine özgü bisler yapıldı.
Yeni yıl konserleri bütün dünyada Viyana geleneğindeki valsler ve polkalarla donanmış coşkulu dinletilerdir. BİFO’nun bu yılki konserinde şef Sacha Goetzel de benzer bir program düzenlemiş. Girişte Viyana’nın vals kralı, oğul Johann Strauss’ın Çingene Baron uvertüründen sonra aynı zaman diliminden üç ayrı Avrupa bestecisinin valsleri sıralandı: Rusya’dan Çaykovski’nin Çiçek Valsi (Fındıkkıran), Almanya’dan Richard Strauss’ın Terzetto ve valsi (Güllü Şövalye) ve Fransa’dan Ravel’in La Valse’i. Aynı zamanda son derece girift yapıtlar bestelemiş bu Rus, Alman ve Fransız sanatçılar hafif müzikte buluşuyorlardı. BİFO’nun en güzel yorumu da gizemli havasıyla La Valse oldu. İkinci yarıya yine oğul Strauss’ın Yarasa Opereti’nden seçmeler solistlerle birlikte konsertant olarak sunuldu. Konser aynı besteciden bir polka ile bitti. Sonra da yeni yıl konserlerine özgü bisler yapıldı.
Aslında bütün bu hafif yapıtlar 19. yüzyıl sonunda, aynı ülkelerde bestelenmekte olan son derece karmaşık, uzun ve derin post romantiklere bir tepki olarak ortaya çıkmıştı. Halkın çabucak kavrayacağı, sıradan insanı oyalayan konular, zengin melodiler, danslar, oyun içinde teatral konuşmalar operetlerin özelliğiydi. Operetler zamanın hafif müziği niteliğindeydi. Viyanalı Strauss ailesinin operetleri 20. yüzyıl başında Paris’te de Viyana’daki gibi zenginleşen sahneleriyle yaygınlaştılar. Özellikle seçkin kesimin gözdesi oldular.
Rey kardeşlerin operetleri
Cemal Reşit Rey, opereti “operanın hafifmeşrep kızı” olarak tanımlardı. Kulakta kalan, kolay ezberlenen bol nakaratlı şarkıları; hoplayıp zıplamaya uygun keskin tempolu müziği ile Rey kardeşlerin 1932-42 arasındaki operetleri müzik tarihimizde önemli bir yer tutar. O sıralarda bütün Avrupa’yı saran operet fırtınasına İstanbul’dan da örnek vermişler; Folies Bergere, Casino de Paris ya da Moulin Rouge benzeri bir ortam yaratmışlar. Rey kardeşlerin operetlerine halkın özellikle giyinip kuşanıp gitmesi, pırlantalarını takıp kürklerini giyip özen göstermesi ve sonradan da operetten birkaç şarkı mırıldanması bile moda halini almış. “Lüküs Hayat”, bugün bile her sahneye konuşunda kapalı gişe oynuyor.
BİFO’nun yeni yıl konserini dinlerken aklımdan bunlar geçiyordu. Bizim dinleyicimizin pek operet kültürü yoktur. BİFO konserinde dinleyicinin konusunu da tam olarak kavrayamadığı Yarasa operetinin şarkıları “yeni yıl” konseri bünyesine yabancı kaldı. Operetler sahneleriyle, kostümleriyle ve danslarıyla bir bütündür.
Keşke Viyanalı şefimiz Sasha Goetzel Viyana’dan bir operet temsili getirmeye önayak olsa! Genelde çok kalburüstü yapıtların programa alındığı BİFO’nun dinleyicisi kuşkum yok ki ara sıra sergilenen operetlerden de ayrı keyif alacaktır.
Bir de program notları için dinleyicilerden gelen yakınmayı aktarayım: Soluk ve çok küçük puntoda yazılmış programı okumak çok zordu.
14.1.2015 Cumhuriyet