Yurtdışına gidip ünlü orkestraların üyesi olabilmiş ilk kahramanlardan birisi viyolacı Güneş’tir
Ruşen Güneş, önümüzdeki hafta Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın geleneksel Onur Ödülü Altın Madalya’sını alacak.
Şimdilerde sanatçılarımız dünyanın her köşesine açılıyorlar. Kimi doğal bir şekilde gidip yerleşiyor, kimi de ülke dışında kurduğu iyi bağlantılarla bir ayağı dışarda yaşıyabiliyor. Bakıyorsunuz Avrupa’dan Kanada’ya, Japonya’dan Avustralya’ya, saygın bir orkestrada ya da tarihi bir opera evinde bir Türk ismi var. Kimi yurtdışı başarılarını sürekli duyuruyor kimi de hiç ses çıkarmadan çalışmalarını yurtdışında sürdürüyor. Ne giderken Türkiye’de reklam yapmışlar ne de geldikleri noktadan haber veriyorlar. Artık onlar dünyadaki müzik ailesinin doğal bir parçası olmuşlar. Oysa yakın zamana kadar yurtdışında burs bulmak, orkestralarda iş bulmak son derece zordu. Hele yeteneğini ve disiplinini kanıtlayıp ünlü bir orkestranın üyesi olabilmek, üstelik bunu yıllarca sürdürebilmek olağanüstü bir şeydi.
Yurtdışına gidip ünlü orkestraların üyesi olabilmiş bu ilk kahramanlardan birisi viyolacı Ruşen Güneş’tir. Önümüzdeki hafta Sevda Cenap And Müzik Vakfı’nın geleneksel Onur Ödülü Altın Madalya’sını alacak. Ruşen Güneş’in viyolasının sesi uzun yıllar üyesi bulunduğu Londra Filarmoni ve BBC Senfoni gibi topluluklarla kaydettiği yüzlerce plakta, tarihi şeflerle yer almış.
1940’ta Beypazarı’nda doğmuş, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Necdet Remzi Atak ile eğitim görmüş, 1961’de mezun olmuş. CSO’da çalarken bir konserde hastalanan solist yerine kemancı Yusuf Güler Aksöz’le birlikte Mozart’ın Senfoni Konsertant’ına solist olmuşlar. Konser sonrasında George Weldon adlı İngiliz şef ona İngiltere’ye götürme teklifi yapmış. British Council’dan burs bulunmuş, böylece iki yıl Royal College of Music’te okumuş. Ve bir İngiliz gelinle yurda dönmüş. Sonra eşiyle birlikte bir süre Amerika’ya gitmişler. 1969’daki askerlikten sonra Londra’ya yerleşmiş. Kayınpederinin Royal Opera Hous’a tercümanlık yapan bir arkadaşı ona bir viyolacıya ihtiyaç olduğunu söylemiş. Böylece Kraliyet Operası’nın orkestrasında işe başlamış. Operadaki kontratı bitince, ideali olan, hayalindeki English Chamber Orchestra’nın beş yıl viyola üyesi olmuş.
İngiltere’deyken Saygun’un o sıralarda yeni tamamladığı viyola konçertosunun notalarını kısa bir sürede çalışıp Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’yla ilk seslendirisini yapmış. Ruşen Güneş daha sonra neredeyse bütün Türk viyola eserlerinin de ilk çalınışını gerçekleştirmiş.
Londra Filarmoni Orkestrası’nın sınavını kazanınca yaşamında yeni bir dönem başlamış: On yıl süreyle topluluğun birinci viyolacısı olmuş, sonra BBC orkestrasına geçip 60 yaş nedeniyle 2000’de emekli oluncaya dek orada da birinci viyola olarak çalmış. Bir süredir Yaşar Üniversitesi’nin yüksek lisans bölümünde öğrenci yetiştiren Güneş, hâlâ İngiltere’de serbest sanatçı olarak çalışıyor. Adnan Saygun’un viyola konçertosunu Gürer Aykal yönetiminde Londra Flarmoni Orkestrası ile birlikte kaydettiği ve Koch-Schwann tarafından basılan CD, tarihi bir değer taşıyor.