Sanatçılar ve çalınan yapıtlar kadar salonları dolduran nitelikli dinleyici kitlesi de dikkat çekiyor.
Çağımızın büyük virtüözü David Oistrakh, Ayla’nın yaşamını derinden etkilemiş; onun oğlu Igor Oistrakh da Moskova konservatuvarında sınıf arkadaşı olmuş, sonradan birlikte nice konser vermişler. Ayla, Igor’un oğlu Valery Oistrakh’la da birlikte çaldı. Ve şimdi de Valery’nin oğlu bir buçuk yaşındaki Robert ile tanışma heyecanını yaşadı. Bugüne dek sakladığı o küçük kemanı Robert’e armağan etti. Ayla Erduran için 4. kuşak bir Oistrakh da mutlaka öncekiler gibi usta bir kemancı olacaktır, başka yolu yok!
Şu sıralar, İstanbul’daki konser mevsiminin açılışında, salonlara çok önemli sanatçılar geliyor, üst düzey icralar dinletiyorlar. Sanatçılar ve çalınan yapıtlar kadar salonları dolduran nitelikli dinleyici kitlesi de dikkati çekiyor. Hatta, Cemal Reşit Rey Salonu eski yıllardaki görkemine kavuşacak gibi: Budapeşte Festival Orkestrası’nın iddialı programını izlemeye gelen seçkin dinleyici kitlesi sevindiriciydi.
Orkestranın kurulduğu günden beri otuz yıllık şefi Ivan Fisher, topluluğuyla soluk alıp veren bir şef. Program Viyana, Amsterdam ya da Londra benzeri müzik kentlerine yaraşır bir ağırlıktaydı. İki post-romantik yapıt birden sunuldu. Richard Strauss’un yaşamının son yıllarındaki Son Dört Şarkı; Gustav Mahler’in tenor solo ve orkestra için Bir Gezginin Şarkıları ve yine Mahler’in son bölümünde cennetin sesini duyuran şarkısıyla, 4. Senfonisi. Soprano Miah Persson ve bariton Tassis Christoyannis senfonik yapı içinden yükselen sesleriyle çok etkileyici ve başarılıydılar.
BİFO’nun mevsim açılış konserinde opera dünyasının son yıllardaki parlayan tenoru Juan Diego Flöres’i dinledik. Onu genelde İtalyan bel canto operalardaki müthiş rolleriyle izlemiştim. Fransız dağarcığından sunduğu şarkılar doğal ki operalardaki o müthiş performansı kadar etkili değildi. En sonunda bis olarak söylediği La Donne Mobile ile en çok alkışı alması da bunun göstergesiydi. Sacha Goetzel yönetimindeki BİFO’ya gelince, zaten mevsimi hiç kapatmamıştı ki mevsim açılış konserinden söz edelim! Yaz ortasındaki BBC Proms konserinin ateşi hâlâ üstündeydi.
Kemanların da öyküleri vardır
Ayla Erduran’dan gelen küçük bir seremoni haberini okurlarımla paylaşmak isterim: Kızının bir keman virtüözü olacağını aklına koyan annesi Kadriye Hanım ona üç buçuk yaşındayken minik bir keman vermiş.
Kendisi de keman çaldığı için kızını o kemanla eğitmeye koyulmuş. Sonradan 20. yüzyıl keman tarihinin virtüöz hocalarıyla, Ivan Galamian, Zino Francescatti ve David Oistrakh ile çalışan Ayla, 37 yıl bir Stradivarius’a sahip olmuş. Büyük usta Stradivari’nin altın çağında, 1710’da yaptığı, “The Roederer” adlı keman. Nice kaydını onunla yapmış. Mali zorluklar nedeniyle bu hazineyi satmak zorunda kalması, onu derinden etkilemiş. 1994’ten beri “Joseph Guarnerius 1697” imzalı bir kemana sahip. O ilk, küçücük kemanı ise bugüne dek saklamış.
Çağımızın büyük virtüözü David Oistrakh, Ayla’nın yaşamını derinden etkilemiş; onun oğlu Igor Oistrakh da Moskova konservatuvarında sınıf arkadaşı olmuş, sonradan birlikte nice konser vermişler. Ayla, Igor’un oğlu Valery Oistrakh’la da birlikte çaldı. Ve şimdi de Valery’nin oğlu bir buçuk yaşındaki Robert ile tanışma heyecanını yaşadı. Bugüne dek sakladığı o küçük kemanı Robert’e armağan etti. Ayla Erduran için 4. kuşak bir Oistrakh da mutlaka öncekiler gibi usta bir kemancı olacaktır, başka yolu yok!