ERSİN ANTEP
Defter
Radikal’deki “Polonya 600. Yılı Kutluyor, Peki Türkiye?” başlıklı yazım sonrası genç bir tiyatrocudan, hem de Varşova’dan bir mektup aldım. Polonya ile ilişkilerin 600. yılını kutlamak üzere ta oralara gitmiş. Turgut Özakman’ın “Fehim Paşa Konağı” adlı oyununu sergilemek üzere kolları sıvamış. Peki ne mi olmuş? Polonyalılar canla başla destek olmuşlar, Türk makamları ise yarı yolda bırakmış.
Koray Erkök… Bilkent Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi. Bir özel TV kanalında yayınlanan “Deniz Yıldızı” adlı dizinin başrol oyuncusuydu, bir sezon sonra ayrıldı. Dizide adı Deniz olan kimse kalmadı, ama dizi halâ yayında! Daha kalıcı ve evlâdiyelik işler için çalışırken, Polonya-Türkiye ilişkilerinin yıldönümü çerçevesinde en iyi bildiği işi, tiyatroyu yapmak için kalkıp Varşova’ya gitti.
Okuyanlar hatırlar: Önceki yazımda, Lehler’in ülkemizdeki sanatsal anlamda en üst düzey etkinliklerine karşılık, bizim orada ne yapamadığımızı anlatmıştım. Koray, adeta beni yalancı çıkaracaktı ki; ona da nasip olmadı. Zira, projesi yarı yolda bırakıldı. Şimdi Varşova’da ne yapacağını, ne olacağını merakla bekliyor. Sefahatı kendisinden okuyalım:
“Bundan 7 ay önce Varşova’ya gelip Avrupa'da turnelere gidebilmek için gezici küçük bir tiyatro kumpanyası kurdum. Bu arada 600. yıldönüm ile ilgili bir de bir müzikli tiyatro projesi sundum Bakanlığa. Oyun Turgut Özakman'ın ‘Fehim Paşa Konağı’ adlı güldürüsü... Adam Miczkewicz Enstitüsü’nün de destek verdiği ve yönetmenliğini yapacağım oyun için buranın en iyi tiyatrolarından biri ile de her konuda anlaştık. Aralık ayında Elçilik konutunda yapılan toplantıda Kültür Bakanlığı temsilcilerine projeyi sundum ve 35.000 Euro bütçe çıktı. Benimle bu projede işbirliği yapan Polonyalı heyet de oradaydı ve derhal çalışmalara başladı. Tiyatro bulundu anlaşmalar imzalandı. Ülkenin saygın tiyatrolarından Powszechny (www.powszechny.com) tiyatrosu bize salon ve üç prömiyer, bir de lojistik ve oyunun promosyonları dahil masrafların neredeyse yarısı kadar destek vermeyi kabul etti.
Oyun için malum oyuncu seçimleri, üç müzisyen ve Polonya’nın en ünlü komedi grubu Teatr Montownia (www.teatrmontownia.pl) ile anlaştık. Ünlü bir Türkolog’a oyunun çevirisi, adaptasyonunu yaptırdık, hepsinin telifini günü gününe ödedik ve çeşitli sponsorlar bulundu. Dekorlar çizildi.
Kendi imkânlarımla altı ay Varşova’da yaşayıp ülkeye yaraşır şekilde oyunu gerçekleştirmeye gayret ettim. Adam Mickiewicz Enstitüsü, iş resmiyete ulaşınca projeye ünlü bir dramaturgla dahil oldu, üstüne düşen sorumluluğu layıkıyla yerine getirdi. Böylece çalışmalara başladık. Nihayet geçen gün Türk tarafına düşen dekor, kostüm ve aksesuar masrafları için Bakanlığımıza başvurdum.”
Merakla “neler olacak” diye bekliyor musunuz? Peki kesmeyelim ve bu genç tiyatrocunun yaşadıkları kadar sürükleyici olan yazdıklarını da okumayı sürdürelim…
“Bakanlık yetkililerimiz; prömiyerden önce ön ödeme yapamayacaklarını bildirdi. Oyunun tüm organizasyonunu üstlenen Polish International Theatre Institute, ITI-PO Tiyatro da ‘prömiyer için dekor ve kostüm önceden alınmalı, yoksa prömiyer olamaz. Tüm dünyada böyledir bu’ diye müşavirliğe başvurdu. Reddettiler geçen gün. Toplamı 50.000 Euro’yu bulan aylarca çalıştığımız proje durdu. Provalar durdu. Türk Hükümeti’nin ödeyemediği bu ön ödeme parasını (8.900 Euro) Türk İşadamları Derneği’nden borç olarak buldum. Amblemlerini koymak karşılığında... Malum oyun birçok şehirde oynanmak için tasarlandı. Artık Türk tarafının yapacağı yegâne şey; projeye çıkan desteği sağlayacağına, bunu da prömiyerden sonra ödeyeceğine dair anlaşmayı imzalamak kaldı.”
Koray Erkök çok yakın bir zamanda, Varşova’daki Türk Kültür ve Tanıtım Müşavirliği’nden bir haber almış. Ne demişler, biliyor musunuz? “İçerisinde eleştiri olabilecek bu oyunun sorumluluğunu kimse almak istemiyormuş”. Oyun; II.Abdülhamit döneminde geçtiğinden dolayı, Ankara’da kimse projeye verilen desteği imzalamıyormuş. O yüzden bu ön ödeme falan bahaneymiş!
İyi bir şeyler yapmak isteyen bir genç, aldığı sözler üzerine Polonya’da mahsur kaldı ve oyunu sahneye koyamadı. Son durumu sorduğumuzda bakın neler anlattı:
“Tek tesellim Polonya’daki 2 Enstitü, Tiyatro ve Oyuncular haksızlığın farkındalar. Hep arkamda kalarak bu zamana kadar tek kuruş almadan çalıştılar. Dekor ve kostümcü de buna ortak oldu. Tüm Polonyalılar ile birlik olup Türk Tiyatrosu yapmak için direndik. Ama kime? Son cevaptan sonra onlar da ne yapacaklarını şaşırdılar. İki gün içinde verdikleri destekle beraber projeden çekileceklerini bana üzülerek açıkladılar. Bana verilen sözlerin ve ortada kalmamı dert etmiyorum. Tarihi bir yıldönümde, ülkem adına bir oyun sergilemek için yola çıkıp, son perdeyi göremedim, ona yanıyorum.”
Koray Erkök’ün ilk tavsiyesi olan konstrüktif dev Karagöz perdeli reji iken ve Polonyalılar bu fikre sahip çıkmışken; Özakman’ın II.Abdülhamid konulu oyununu isteyen bizzat bizim yetkililerimizmiş. Nasıl bir oyundan dolayı sorumlu tutulabilinir? Neden çekinilir? Tiyatroya, senaryoya dair hiç mi bilgimiz, ilgimiz yoktur? Peki o halde Koray ne yapacak? 600. yıldönüm için eli ayağı düzgün bir sanatsal etkinlik de Polonya’da olsun diye temenni ederken; bu yarıda bırakma da neyin nesi?
2.7.2014 / Radikal