Bugün, Toplum ve Müzik-7 (11 Nisan 2009)

Panel: Bürokraside Müzik

"BUGÜN, TOPLUM VE MÜZİK"

Bugünün Toplumuna Sağlıklı Müzik

Bugün, Toplum Ve Müzik Tartismalar Zinciri - 7

"Müzik ve Bürokrasi"
 
 
Tartışma*

Ali Riza Binboğa (MESAM Başkanı), Yücel Canyaran (CKM Performans Sanatlari Yönetmeni), Prof. Mesut Iktu (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müdürü-San Sanatçısı), Feza Soysal (Bursa Nilüfer Belediyesi Kültür-Sanat Danışmanı)

 
Yöneten: Dr.Ayhan Sarı (Müzikbilimci)
 
Hazirlayan: Ersin Antep
 
*Isimler soyadi sirasina göre siralanmistir.
 
11 Nisan 2009 Cumartesi, Saat: 14.00, Caddebostan Kültür Merkezi B Salonu
 
Kadiköy Belediyesi, Cumhuriyet ve Andante katkilariyla…
 

 
Bugün Toplum ve Müzik

Tartismalar Zinciri-7

"Müzik ve Bürokrasi"

 

SONUÇ RAPORU

 

Tartismalar dizisinin yedincisi, 11 Nisan 2009 Cumartesi günü Caddebostan Kültür Merkezi'nde  gerçeklesti. Bilim Kurulu'nu Ersin Antep, Doç.Dr.Ali Ergur ve panelin baskanligini da üstlenen Dr. Ayhan Sari'nin olusturdugu tek oturumlu panelin temasi, bürokrasinin müzikle iliskisiydi.

 

Etkinlige; ev sahipligi yapan kültür merkezi CKM'nin  Performans Sanatlari Yönetmeni Yücel Canyaran, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvari Müdürü-San Sanatçisi Prof. Mesut Iktu,  MESAM Yönetim Kurulu Baskani ve Sanatçi  Ali Riza Binboga ile Bursa Nilüfer Belediyesi Kültür-Sanat Danismani Feza Soysal katildi. Konusmaci olarak katilimi planlanan milletvekilleri, parti grup toplantilari nedeniyle yer almadi.

 

Türkiye'de karsilasilan müzik sorunlari, müzigin egitiminden üretimine, kurumlardan bürokrasiye uzanan süreçte yasanan sikintilar dile getirilerek somut çözüm önerileri gelistirilmesi planlanan panel, yaklasik üç saat sürdü. Müzik ve bürokrasinin tanimini yaparak söze baslayan Sari, solist sanatçiliginin yaninda yönetici kimligi ile de yillarini müzik ve bürokrasi ile geçirmekte olan Iktu'ya ilk sözü verdi.

 

Prof.Iktu, sanat ile ilgili yasalarin eskidiginden, merkeziyetçi yaklasimlarin sanat ve akademik ortamda çikardigi zorluklardan bahsederek söze basladi. Bürokrasinin yarattigi engelleri asmak için bulduklari çözümlerden örnekler vererek yillari asan bürokrasi mücadelelerini katilimci ve dinleyicilerle paylasti. Sikintilarin hala devam ettigini, umutlarini kaybetmeden çalismalarina devam ettiklerini belirtirken, Mimar Sinan ögrencilerinin  Bulgaristan'daki basarilarinin haberini verdi. Çözüm için 1989 yilinda dönemin Kültür Bakani ile yeni bir  yasa tasarisi sunduklarini anlatan Iktu; hazirladiklari bu yasa tasarisini Berlin ve Zürih'i sirasiyla sanatsal ve sanatçilarin özlük haklari konusunda örnek alarak olusturduklarini belirtti. Sanati ve sanatçiyi korumak için, yenilikleri göz önüne alan yasalarin üretilmek zorunda olundugunu yeniledi.

 

Sanatçilarin devlet yönetiminde yer almamasi gerektigini dair düsüncesini belirterek basladigi konusmasinda Feza Soysal; kurumsallasmanin gerekliliginden bahsetti ve bürokrasinin bir "olmazsa olmaz" oldugunu, fakat bununla profesyonel yöneticilerin ilgilenmesi gerektigine inandigini ekledi. Kurumlar ve siyaset içine girince, sanat ve sanatçinin kendini korumasi gerektigini söyledi. Sari'nin Nilüfer Belediyesi kültür sanat politikasini ve bölgedeki diger kurumlarla baglantilarinin olup olmadigini sormasi üzerine; bu bagin zor kuruldugunu, maalesef yönetim degisiklikleriyle uzun süreli olamadigini belirten Soysal, belediyelerinin sanat etkinliklerini yapmak üzere kendilerine yapilan basvurulari elbette bir yaklasim çerçevesinde ele aldiklarini, bir denetim olmadigini, sanat yönetmeninin bu politikayi belirledigini, fakat çagdas olan ve insana dair olan her seye açik olduklarini belirtti. Ayrica sahip olunan politikanin sanati degil ancak ve ancak sanat organizasyonunu etkileyeceginin üzerinde durdu.

 

Bunun üzerine sözü alan Yücel Canyaran, -CKM'yi kastederek- fiziksel kosullari modern bir merkezde bulunduklarindan ve onlari destekleyen belediyenin yaklasiminin kendisi ile çalisma arkadaslarinin yaklasimiyla paralel olmasindan dolayi ne kadar sansli olduklarini belirtti. Sanatsal kalitenin üzerinde durduklarini ve belli bir çizginin altina inmediklerinin altini çizdi.

Ali Riza Binboga ise; bu noktada tüm taleplerin degerlendirilmesi gerektigini düsündügünü, her üretenin ürününü sunmaya hakki oldugunu savundu. Buna karsilik Canyaran; büyük zorluklarla ve belli bir bütçeleri olmadan, güçlüklere ragmen faaliyetlerini sürdürdüklerini özetleyerek aktardi.

Sürdürülebilir Kalkinmanin en önemli lokomotifinin sanat oldugunu, bilimin kaynaginin da sanatin oldugunu yineleyen Binboga, 1999'da UNESCO 30. Genel Konferansi'nda alinan kararlari  hatirlatti. Bunun yanisira söz konusu kararlara 95 ülkenin imza attigini, ancak Türkiye'nin hala imzalamadigini, kendilerinin bunun için hala mücadele ettiklerini ekledi. Erkin sanati ve degisik ifadeleri korumak, ilerletmek ve onu gelistirenleri desteklemek zorunda olduguna dikkat çekti. Bati ülkeleri basta olmak üzere Dünya ülkelerinin kültür ve sanata ayirdiklari bütçelerini animsatarak, ülkemizdeki durumun hiç iç açici olmadigini belirtti. Insanimizin kültürü tüketmekte hak iddia ettigini, korsan CD ve kitap satin almaya devam ettigini hatirlatti. Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek vererek, onun kültür envanterimizi ortaya çikarmak için sarf ettigi çabayi ve en büyük dayanaginin kültür sanat oldugunu ifade etti. Çözüm olarak da Kültür Bakanliginin bütçelendirme konusunda daha israrci olmasi gerektigini, kültür sanati destekleyen ve büyük emek sarf eden is adamlarinin alkislanmasi gerektigini, yerel yönetimlerin bölgelerindeki insanlari; olanaklari olan insanlarin da çevrelerindekileri bilgilendirmeleri gerektigini vurguladi.

Sari'nin müzikte kurumsallasamama sorununun var oldugunu ve bunun hayatimiza yansimalari ile çözümlerinin ne olabilecegi konusuna deginmesi üzerine sözü alan Iktu, Devlet Senfoni Orkestralarinin sorunlarindan  sözü açarak yöneticiligin ne kadar mühim oldugunu, daha önce, yillarca bu konuda emegi geçmis bir idareci olarak Sanat Yöneticiligini el yordami ile bulduklarini ifade ederek simdilik yalnizca özel üniversiteler bünyesinde sanat yöneticiligi bölümlerin kuruldugunu, bunun da sevindirici bir gelisme oldugunu belirtti.

Devlet Opera ve Balesi'nde "telif hakki uygulamasinin gelisimi"nden de bahseden Iktu, Devlet Senfoni Orkestralari'nin icracilarinin potansiyel bir yönetici olarak görülmesinin dogru bir yaklasim olmadigini ifade ederek, sanat kurumlarinda tradisyonun mühim oldugunu hatirlatti ve buna verilen degerin ne yazik ki azaldigini senelere dagilan tecrübelerinden örnekler vererek aktardi. Örnekleri arasinda Türkiye'de 31 devlet konservatuarinin bulundugunu, bunlarin on yedisinin Türk Müzigi Konservatuari oldugunu belirterek Iki ayda bir toplandiklarini, Milli Egitim Bakanligi'nin kapisini asindirarak 6 Kasim 2008'de çikardiklari bir yasal düzenlemeden bahsetti. Yasalarin yenilenerek ve iyilestirilerek sanatçilarin özlük haklarinin da göz önünde bulundurulmasi için sanatçilarin, ögrencilerin çaba sarfetmesi gerektigine inandigini belirtirken, bu konuda emek sarfeden Cihat Askin'i da umutla andi.

Panelde ayrica, gerçek sanatçi ve seslendirici arasindaki ayrim, sanat kurumlarinda harcama kalemleri ve sponsorluk-kurumsal sponsorluga gitmek gerekliligi üzerinde duruldu. Istanbul Devlet Senfoni Orkestrasi-DenizBank örnegi verildi.

Mesut Iktu; Folklor Arsivi gibi Türk Müzigi Arastirma Merkezleri'nin kurulmasi gerektigini belirterek Köln ile yaptigi karsilastirmada çarpici noktalari ortaya koydu.

Daha Sonra Ayhan Sari katilimcilarin son görüslerini almadan önce dinleyicilerin soru ve görüslerine yer verdi. Son olarak Güzel Sanatlar Genel Müdürlügü'nün Fonetik ve Plastik Sanatlar olarak iki bransta yapilanmasini elestirerek bunun dogru görünmedigini, Müzik basligi altinda bir genel müdürlügün tesis edilmesinin çesitli kisilerce zaman zaman ifade edildigini ve dogru oldugunu ifade etti. Feza Soysal; bürokrasinin tepeden inme bir mantikla islememesi gerektigini, kültür sanati toplumun, hayatin gerekliliklerinden, vazgeçilmezlerinden biri olarak görme zorunlulugunu vurgulayarak, "hastaneler nasil gerekliyse; kültür ve sanat merkezlerinin de o kadar önemli oldugunun anlasilmak zorunda oldugunu" ifade etti. Ali Riza Binboga ise; MESAM olarak üzerlerine düsen her ne varsa yapmaya hazir olduklarini belirterek, sanati ve farkli ifade etme hakkini gelistirmek ve ilerletmek için herkesin üstüne düseni yapmasinin gerekliligini vurguladi.

Panel bitiminde, bilim kurulunun hedefledigi "Devlet destegi olmadan sivil inisiyatifin atabilecegi somut adimlar"a dair verimlilik  saglanamasa da, birliktelik duygusu, dinleyici ragbeti ve salondaki olumlu atmosfer; çikis noktasindaki hakliligi ve yapilmak istenen isin dogrulugu ile sonuç odakliliga duyulan ihtiyaci bir kez daha ortaya koydu. Düzenleme kuruluna, bu basliktaki etkinligin tekrarlanmasina dair istekler iletildi.

Hazirlayan: Pinar Özcan Antep

 

Düzenleme Kurulu:

Ersin Antep, Bora Bilgin, Pınar Özcan Antep, Duygu Uzlar, Yusuf Kocakaplan, Yunus Emre İçigen, Çınar Bulut, Yücel Canyaran (CKM Genel Sanat Yönetmeni), Hülya Demirci (CKM Basın Yayın Birimi)

Bilim Kurulu:

Ersin Antep, Ali Ergur, Ayhan Sarı

"Sikayet edenler, evinin önünü süpürmeye baslamadikça; bütün sehir temizlenemez!" E.A