Bugün, Toplum ve Müzik-2 (19 Nisan 2008)

Panel ve Dinleti

"BUGÜN, TOPLUM VE MÜZİK"

Bugünün Toplumuna Sağlıklı Müzik

Müzikbilimciler Sosyalbilimcileri Ağırlayacak!

 

Bugün , Toplum Ve Müzik Tartışma Zinciri - 2

 

Tartışma
Behlül Düzenli (İmam Hatip-İstanbul Laleli Camii), Kadir Zorlu (Toplum Bilimci-Kırıkkale Üniversitesi), Seval Köse (Müzik Eğitimci-Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi), Feyzan Göher (Müzik Eğitimci-Niğde Üniversitesi)

Yöneten: Ersin Antep

 

" RossiniDinleti

Hakan Güvençli (Klarnet), Nil Tuna (Piyano)

Tarih : 19.04.2008 Cumartesi / Saat : 19.00 / Caddebostan Kültür Merkezi A Salonu/
Ücretsizdir

 

"Bir ülkenin iyi yönetilip yönetilmediğine mi bakıyorsunuz? Müziğe bakın!" Konfüçyüs

 

"Şikayet edenler, evinin önünü süpürmeye başlamadıkça; bütün şehir temizlenemez!" E.A

 

OTURUM RAPORLARI    

Ersin ANTEP : Oturuma bir açılış konuşması yaparak; tartışma zincirleri hakkında bilgi verip, konuşmacıların özgeçmişlerini izleyicilerle  paylaşarak sözü ilk olarak Abdülkadir ZORLU'ya verdi.  Zorlu'nun konu, problem ve çözüm önerilerinden kısaca bahsedip Zorlu'nun ifadelerinden yola çıkarak "müzik üretiminde mutfak örneğini vererek,mutfağın mutfaklıktan çıktığını" sözleriyle ne kastettiğini sordu.

Abdulkadir ZORLU: Günümüzde üretilen müziklerin niteliksiz olduğunu belirterek sanatı sanat yapan unsurların sorgulanması gerektiğini söyledi. Bunun için toplumun yapısına bakmak gerektiğini vurguladı. Toplumu ekonomik ve kültürel olarak iki şekilde tanımlamak gerektiğini belirtti. Bir resim tablosunun durumunu örnek vererek, tablonun maddi değerinin ekonomik sermayeye, tablo içerisinde insanları düşünmeye sevk eden derinliğin kültürel sermayeye hitap ettiğini söyledi. Günümüzde kullanılan sanatçı terimini sorgulayarak, bir insanın önce şarkıcı daha sonra sanatçı olduğunu belirtti. Halbuki gerçek sanatçının doğuştan olunduğunu sonradan olunamayacağı vurgusunu yaptı. Popüler müzik ile arabesk müzik arasındaki farklılıkları ve benzerlikleri belirtti. Bu tarz müziklerin sosyo-ekonomik durumu düşük olan insanların daha çok dinlediğini belirtti.

     Fayzan GÖHER: Zorlu'nun belirttiği gibi yukarıda bahsedilen müzik türlerinin sadece sosyo-ekonomik durumu düşük olan insanların dinlediğini düşünmediğini belirterek bu görüşe katılmadığını söyledi.

     Abdulkadir ZORLU: Yaptığı çalışmanın doğruluğunu tekrar belirtti.

     Ersin ANTEP: Zorlu'ya bir soru yönelterek "yaygın olarak hangi müzik türlerinin" dinlendiğini sordu?

     Abdulkadir ZORLU: Pop ve Arabeskin aynı oranda dinlendiğini belirtti.

     Ersin ANTEP: Bir müzik eserinin nitelikli olması için pazarlama yönteminin nasıl olması gerektiğini Zorlu'ya soru olarak yöneltti.

     Abdulkadir ZORLU: Önce sanatçının bunu düşünmesi gerektiğini belirtti. Çeşitli basın-yayın organlarında eleştiri köşelerinin bulunması gerektiğini söyledi. Metin ERKSAN'dan bir alıntı yaparak "İstanbul Kültür mafyası her şeyi şekillendirdi" ifadesini kullandı. Konuya bu açıdan da bakılabileceğini belirtti.

     Seval KÖSE:  1970'li yıllarda elit tabaka tarafından arabeskin görmemezlikten gelindiğini söyleyerek hata yapıldığını belirtti. Bir kesimin bunu yönlendirdiğinden bahsetti. Toplumun özellikle Türk Halk Müziği ve Klasik Türk Müziği konularında çok seçici olduğunu kaliteli projeleri beğenerek dinlediğini belirtti.

     Abdulkadir ZORLU: İnternet sitesinde 2 milyon kişinin indirdiği bir türküden örnek verdi. Bu türkünün içeriğindeki sözlerin gençleri yanlış yönlendirebileceğini söyledi.

     Behlül DÜZENLİ: Peygamberimiz döneminden örnek verip, sanatın o zamanlarda ticari bir kaynak olmadığını söyledi. Günümüzde özellikle toplum ile aydınlar arasında büyük bir fark olduğunu belirterek üniversitelerin başka ortamlarda toplumun ise bambaşka bir ortamda olduğunu belirtti. Eğitimli kesimin odasından dışarı çıkması gerektiğini belirtti. Sanatçının bilgisini ve görgüsünü toplumla mutlaka paylaşması gerektiğini vurguladı.

     Ersin ANTEP: Bir önceki tartışma sonuçlarıyla ilgili katılımcılara bilgi verdi. Eğlendirici ile sanatsal değeri olan müziklerin ayrıştırılması gereğine ve eleştiri ortamının çeşitli basın yayın organlarında artırılması gerektiğine gönderme yaptı. Daha sonra Feyzan GÖHER'e yapmış olduğu bir çalışma hakkında soru yönelterek Feyzan GÖHER'in tartışma konusunu başlattı.

     Feyzan GÖHER: Çalışmasını eski öğrencileriyle yaptığını belirterek rap ve hip-hop müziğin öğrenciler tarafından sıklıkla dinlenildiğini gösteren bir tabloyla araştırmasını izah etti.

     Ersin ANTEP: Amerika ile İran kıyaslaması yaparak Amerika'da çocuklara ve gençlere kalitesiz müzik pazarlandığını, İran'da ise zamanında çocuklara kamera dağıtıldığını söyleyerek, şu an İran'da sanatsal içeriği çok zengin bir sinema dilinin oluştuğunu belirtti.

     Feyzan GÖHER: Lise öğrencilerinin şiddete nasıl meyilli olduklarını söyleyerek, televizyon dizilerinde ve rap,hip –hop müzik türlerinin çocukları şiddete körüklediğini vurguladı.

     Ersin ANTEP: "Bu sorunlar karşısında biz ne yapabiliriz?"diye belirterek çözüm önerisi istedi.

     Feyzan GÖHER: Öğrencilere iyi ve güzel örnekler verilebileceğini, onlara bu durumu anlatarak bilinçlendirmemiz gerektiğini söyledi. Sanatın sakinleştirici ve dinlendirici olanlarından örnekler sunulmasını ve şarkı sözlerinin öneminden bahsetti.

     Behlül DÜZENLİ: Meseleyi siyasi ortama intikal ettirip bu tür denetimlerin yapılabilmesi için bir "Sanatçılar Topluluğu" kurulmasını önerdi.

     Ersin ANTEP: Bu konuların konuşulduğu bir televizyon programının çok faydalı olabileceğini belirtti.

     Seval KÖSE: Toplumun kaliteli yapımlardan nasıl farkında olabileceğini sordu? Toplum nasıl bilinçlenebilir? Hangisine daha çok önem verir? Acaba kolay ulaşabildiğine mi daha çok önem veriyor?

     Abdulkadir ZORLU:Toplumun önüne çok daha farklı örnekler sunulması gerektiğini belirtti. İnsanlara alternatif gösterilmediğini vurguladı.

     Seval KÖSE: Cumhuriyet yıllarında Musiki Muallim Mektebi'nin kurulmasıyla Atatürk'ün toplumun müzik bilincine ne kadar önem verdiğini belirtti.

     Ersin ANTEP: Müzik inkılabının Osman Zeki ÜNGÖR'ün fikri olduğunu, bunu rapor halinde Atatürk'e sunduğunu, Atatürk'ün ise bu inkılabı büyük bir kararlılıkla desteklediğini söyledi.

     Seval KÖSE: Günümüzde müzik öğretmenlerinin yetiştirilme sürecinde köklü değişimler yapılması gerektiğini branşlaşmanın daha kesin noktalarla ayrılması gerektiğini söyledi. Cumhuriyet döneminden bu yana müzik öğretmeni yetiştirilme sisteminin değişmediğini ancak toplumun çok değiştiğini vurguladı.

     Filiz KAMACIOĞLU(İzleyici): Öğretim sisteminin değişmesi gerektiğini, öğrencilere müziği öğretemediğimizi, daha farklı öğretim programları yapılması gerektiğini söyledi.

     Seval KÖSE: "Program ne derece önemli" diye bir soru sordu?

     Filiz KAMACIOĞLU: Çok önemli olduğunu vurgulayarak branşlaşmanın önemini savundu.

     Seval KÖSE: Müziği topluma tanıtmak gerektiğini bunun için insanlara müziği dinletmemiz gerektiğini söyledi. Toplum tarafından müziğin algılanmadığını, toplumun sadece müziğin eğlendiricili olup olmadığıyla ilgilendiğini belirterek, bugün ailelerin çocuklarını müziğe yönlendirirken bile ticari düşüncelerle yönlendirdiklerinden bahsedip televizyonlardaki şarkı yarışmalarını örnek verdi. Müzik öğretmeninin sayısının eksikliğinden ve her okulda müzik öğretmeni olmayışından bahsetti. Cihat AŞKIN'ın önderliğinde yürütülen CAKA isimli projenin öğrenciler için öneminden övgüyle bahsetti.

     Ersin ANTEP: Dinimizdeki namaz kılma olayından bir örnek vererek Behlül DÜZENLİ'nin problem ve çözüm önerisini tartışmaya açtı.

      Behlül DÜZENLİ: Toplumun dinin müziğe bakışı ile bilgilendirilmesi gerektiğini söyledi. İslam içerisindeki sanatların Kur'an merkezli sanatlar olduğunu söyledi. İslamiyet'te sanata engel ifadelerin olmadığını, sonraki dönemlerde  farklı yorumların getirilmesiyle müziğin anlamının değiştiğini belirtti. Kur'an'ın okunması, ezanın okunması ve Türk Tasavvuf Musiki Tarihi gibi örneklere bakarak müziğe bakış açısını anlayabileceğimizi savundu. Mezheplerin farklı yorumlamalarından örnek verip özellikle İmam Gazzali'nin üzerinde durarak müziğin bir sanat olarak tarif edildiğini belirtti. Müzik insanlara zarar mı veriyor yoksa fayda sağlayıp hizmet mi ediyor? Bu noktanın saptanması gerektiğini vurguladı. Müziği yapan sanatçılar tarafından müziğin gönülden gelmesi gerektiğini ancak bu şekilde insanlara hitap edilebileceğini söyledi. Gönülden gelmediği için günümüzde de durumun bu kadar yoz olduğunu belirtti. Hep ticari olarak algılandığını söyledi.

      Abdulkadir ZORLU: Müziğin ticari olmasında bir sakına olmadığını ama içinin dolu olması gerektiğini belirtti.

      Behlül DÜZENLİ: Tasavvuf kültüründeki Mevlevi ayinlerinden bahsederek bu ayinlerin bu kültürü ayakta tutan önemli bir unsur olduğunu belirtti. Ülke olarak bir medeniyet davamız olduğunu vurgulayarak bu davayı aydınların yürütmesi gerektiğini söyledi.

      Ersin ANTEP: Bu konuda müzik hakkında bireyleri bilinçlendirecek bir çalışma hazırlanarak, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hutbe olarak okutulmasının mümkün olup olmayacağını sordu.

      Behlül DÜZENLİ: Mümkün olabileceğini ve mutlaka faydası olabileceğini söyledi. Din görevlilerine mutlaka müzik eğitimi verilmesi gerektiğini buna bir hayli ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

      Ersin ANTEP: Dini müziğin de yozlaştığını hatta arabeskleştiğini belirterek bir Araplaşma eğilimi gözlemlediğini belirtti. Bundan kurtulmak için ne yapılması gerektiğini sordu.

      Behlül DÜZENLİ: Görevlilerin mutlaka eğitilmesi gerektiğini yineledi. Türk toplumu olarak İslam'a bir çok katkıda bulunduğumuzu, Türklerin Kur'an okumasıyla Arapların arasında çok fark olduğunu belirtti. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bu konuda çeşitli çalışmalar yaptığını,  ancak daha prfesyonel bir çalışmaya ihtiyaç bulunduğunu bildirdi. "İstanbul tavrı" ile okuma konusunda eskiden İsmail Biçer, ondan önce de Abdurrahman GÜRSES'in olduğunu, ancak bu okuyuş tarzının bir geleneğe dönüşmediğinden yakındı. (Az da olsa bu tavır ile okuyan hocalarımız var, onlara karşı bir saygısızlık etmemiş olalım!)

      Abdulkadir ZORLU: Biraz önce bahsedilen tasavvuf kültürünün de aynı müzikte şiddet unsurunda olduğu gibi bize "batı"dan geldiğini belirtti. Mevlana'yı batının bize pazarladığını, şiddet unsuruna karşı Mevlana'da bulunan sevgi ve hoşgörü temalarına vurgu yaptı.

      Ersin ANTEP: Katılımcılara tek tek teşekkür ederek katılım belgelerini takdim etti.

Raportörler: Pınar Özcan Antep, Bora Bilgin

Düzenleme Kurulu: Ersin Antep, Bora Bilgin, Alp Özeren, Pınar Özcan Antep, Lüal Karatay, Seda Binler, Duygu Uzlar, Yusuf Kocakaplan, Yunus Emre İçigen, Hakan Güvençli, Yücel Canyaran (CKM Genel Sanat Yönetmeni), Hülya Demirci (CKM Basın Yayın Birimi)